BİR ÇEKİMLİK “ÂH” İDİ AŞK

Aşkı el-âlem de  bilir amma,
Kim baş verir aşk yolunda ölerek
Hangi ehl-i kalem yazabilir,…
Sırların sırlarını bilerek?
Ne kalem aşka doyar,
Ne aşkın kaleme özlemi son bulur.

Hangi âlim yapabilir ki ki aşkın tarifini?
Hangi ehl-i gönül erebillir onun sırrına  ?.
Kimi bedenlerde arar onu
Kimi bulur vecde gelmiş gönüllerde,

Ahh niceleri darmadağın eden aşk!

Güneşin çevresinde senin izlerin var
Sular sana doğru yükselir buhar buhar
Goncalar aşka güler gözlerini kırparak
Tomurcuklar boy verir kahkahalar atarak.

Eyy Varlıklar denizinin
Cilveli, câzibeli pırıltısı
Deli gönüllerin akışı aşk!
Doyumlarla işin olmaz  senin,
Sen duyumlarda gizlisin .
Mecâzîden İlâhîye açılmış kanatların
Buut buut yükselmiş sevili sanatların  ..
Bir ateş ki   yansır durur an be an
E’n-Nûr’un şuasıyla her dâim yanıp duran

Ferhat dağları nasıl da deldi Şirin’i için
Hallâc abdest aldı “Enel Hakk” cûşlarında,
Bir ölümsüz doğuşa açarken gözlerini
Ma’şukuna gül serpti döktükleri kanında.

İnilerken çöllerde “Leylâ Leylâ” diyerek
Mevlâ’yı buldu  Mecnûn Leylâ’sıının canında.

Kerem Aslı’sında gördü O’nun ışığını,
Mevlânâ, Tebrizî’de.
Sonra şöyle dedi âşk yoluna baş koyanlara
“Tû megû mârâ bedân şeh bâr nîst /
Bâ kerîman k?rha doşvâr nîst
(Benim o yücelere çıkmaya gücüm yok deme,
Kerîm olanın eteğine yapış,  çıkaramaz deme.)”

İşte böyleydi aşkın HÛ halleri
Bir çekimlik âhh idi ahvâlleri,

Ey aşk sözünü diline dolayan,
Kelebkler misali ateşlere uçan
Kelebekler gibi gel bir de sen yan.
Bil ki ,
Aşk için pahalı bedel ödemen  gerek
Visâl için yâr yoluna teslim olmuş baş gerek..
Kurban gerek onun için eeyy caan kurbân
Yar uğruna cân gerekir ab-ı desti kan..

Sevim Çiçek KARADENİZ / Sevocançiçek
www.kafiye.net