AŞKIMIN SEYR-İ SÜLÛKU

Annemin yüzüme bakmağa kıyamadığı, babamın gözünün  nûru, gönlünün sürûru
Ben Sevocan, aşkın aahh haliinin gönüllü saliki , sonsuz yolcusu olmaya içten
içe namzetken  bilmiyordum ki aşk şehidi Şems’in elleriyle yoğrulup O’nun
aşk fırınında közleneceğimi…

İşte  nâçizâne aşkımın seyr-i sülûku ….

Annem babam aşk evliliği yapmışlar. Ve bense onların aşklarına şahit ,
muhabbetlerini hayranlıkla seyreden, için için aşka aşık,  aşkı sorgulayan
mutlu bir çocuk… Yani bir aşk çocuğuydu Sevocancık…

Aşk nasıl bir kavramdı O deli çağlarımda aklımın kimyası kaldıramıyordu bi
türlü , ama o yüce kavramı sorgulamadan da duramıyordum. Bir böceğin peşine
takılıp onunla oynaşıp duran yaramaz bir kedi yavrusu gibi, ben de  parlak
süslü objelerin ardına düşen meraklı bir çocuktum.. Annemin mücevherlerini o
pırıl pırıl  takılarını, değerli taşlarını alır bir köşeye çekilir, taşa
kendimi kaybedinceye kadar bakardım.. Süslü yeşil,  mavi taşlar ışıl
ışıldı… Acaba aşk bunun içinde mi gizliydi, ya da burası cennet miydi..
Çocukça bir düşünce işte  Annem takılarını aşırdım diye kızar, ama bana
vurmaya kıyamazdı., Elimden alır  ve hep ,“ Ahh sen de öğreneceksin
dünyanın hanyasıyla Konya’sını ama ben benden giderim o zaman”  derdi . Bu
sözü çook söylemiştir. Oysa kader ağlarını gönülden dökülen ve ardı ardına
ısrarla söylenen cümleler üzerine nasıl da cilveyle örüverirmiş.

İşte kaderin ilk ilmekleri atılmaya başlanmıştı bile.. Ve ben evliliğe baş kaldıran
burnu havalarda, başı dik , kimselere  dönüp de bakmayan özgür ruhlu
Sevim… Konya’lı Âdem’in evlenme teklifini delice bir kararla, hiç ileriyi,
geriyi  düşünmeden, bir öfke anında nasıl da kabul edivermiştim. Vardır
benim geri dönüşü olmayan böyle radikal kararlarım. Ve inatla da verdiğim
kararların , sözlerin ardında ne denli acı çeksem de , burnum yerden yere
sürtülse de sabretmesini , ardında durmasını bilmişimdir.

Evlendik ve dramatik düğün sahneleriyle Konya’ya gelin gittim.. Hayatımda
bambaşka bir dönüm noktası başlamış ve yepyeni çile dolu bir sayfa açılmış
oldu.Tek başına  Binbir çile, dışlanmışlık, gariplik korkunç yalnızlık ..
Karanlık ve simsiyah bir yaban..Ve kaderin benim çemberimde ördüğü dayanılmaz
çileler… Belki de bu çileler tasavvuf ekolünün ilk riyâzet, yani nefis
terbiyesi  dersleri olacaktı benim için.Şöyle dedi içimden bir ses “Ne
yöne gidersen git, -Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney- çıktığın her yolculuğu içine
doğru bir seyahat olarak düşün!Konya Bursa güzergâhında çilelerini sarsan da
aslında mana itibariyle içine doğru seyreden bir yola girdin Sevim..İstesen de
istemesen de bambaşka bir değişimin tam da ocağında kavrulmaya düştün.. İşte
yeni tanıştığın Diyâr-ı Şems, işte  ateş.. …İşte aşkın dönencesi Mevlâna…
Eline tutuşturdular rengarenk bir âteş-i gül-i ra’nâ.. Senin halin aşkın Şems
hâliydi…Aşk, Mevlânâ’ca Ay’dı , Şems güneş.. Onlar sevişmedeyken yıldızlarla,
sen eteklerine takılmış, aşkın ritüelini seyre dalmış bir muammâ…

Oniki sene Konya’da yaşadım ..Aşk şehidi Şems’in başının hunharca kesilip
atıldığı o elim kuyunun hemen yanıbaşındaydı evim..

Aşkı ve aşkın kanunlarını onlardan öğrendim. Bursalı nazlı Sevim Karapınarın
haşîn, yaban şartlarına boyun eğimiş gariban Sevim, Karapınar gelini
olmuştu küçücük daha 16 yaşındayken.. Bir türlü gurbete dayanamıyordum.
Ağlardım hep ama nâ-çâre. O küçük yaşımda gurbeti peşinen kabul etmiş ve
bir de anneliği tatmıştım erkenden.

Şems’in Türbedârı arkadaşımdı.”Şemsin tokmağı var. Onu saklıyordum. Ama
çok acı çekiyorsun lıyamadım sana al onu dilediğinde kalbine bastır tüm
sıkıntıların geçiçek” dedi.

Artık ben derdime çaremi bulmuştum.. Gurbet içimde her sızladığında o çok
sevdiğim Şems’in aşk kokan ellerinin değdiği yerlere ellerim değicekti.. Aman
Allah’ımm. Ahh Şemmss…! Aşkın kokusu yüreğimi dağlayan kokusu bulaşsın senden
bana.

Onların aşklarının öyküsünü merakla araştırmıştım Hep diyordum.
“Allah’ıımm, bu aşk nasıl bir aşk? zerresinden bari bana tattır
noolur …

Tabii bu arada Şems Hazretleri’nin tokmağını hep kalbime koyup dua ediyorum..
Sonunda haber geldi.. Bu durumdan bahsetmiycem ama o gün bu gündür aşk
bülbülü,  muhabbetiyle terennüm ede ede kalbime yuva yaptı.. Rabb’im o
yuvayı bozmasın.. O bülbül muhabbetle şakıyıp  dursun her dem yüreğimin
sarayında. Gerçek aşka Ve O’nun hakiki sahibine kanat çırpsın biteviye……..

Selam olsun sana Eyy aşk şehidi Şeemmss..

Ve

Eyy aşkın fitilini ateşleyen Mevlânâ…

Selam olsun size

Dilerim bize de aşk olsun.

Aşkımız Cemal olsun her dem.
Sevim Çiçek KARADENİZ Sevocançiçe
www.kafiye.net