ŞEKVA EYLEME GÖNÜL

/Erken öten horozun mutlak boynu vurulur
Vakit saat gelince elbet hesap sorulur/

Sözünü sakınmadan ulu orta yayarsan ,
Başına gelenlerden şekva eyleme gönül!
Kırdığın gönülleri tek başına koyarsan,
Gidip kara taşlara hiç dert söyleme gönül!
Yüreğindeki azgın fırtınaları durdur,
Takılırsan nefsine bil ki; yol almak zordur!

Zaman zaman kendini aynada seyrederken,
Yansıyana aldırma, takılma görüntüne,
Vesveseyle karışık sesler “güzelsin” derken
Unutma gençlik geçer, sarıl iman örtüne!
Ruhundaki zelzele yıkar, eder derbeder
Farkında olmasan da nefsin senle harbeder!

Okuyup ezberlerken “Kitabın” tekmilini
Dilin ile kalbinin bir olması gerekir!
Sürü sürü kuşlarla Ebrehe’nin filini,
Düşünüp de kişinin; ders alması gerekir!
Sıvalı duvarlarda oynaşır gölgecikler,
Zihnin de, çağrıştırır kurtçuklar ve böcekler!

Bilir misin ey gönül? Kimisi bir kenarda,
Oturup da, günahı başkalarına yükler,
Kimisi hep hatasız, kimisi boyna narda
Yaşadığını sanır; ümit içinde bekler!
Nasihat eder durur, anlayan olmasa da,
Belki dinleyen olur telinden çalmasa da!

Sen, kendini nefsine kapılarak yandırma!
Verilenle yetinip, şükrünü göster evvel
Yalan, yanlışa dalıp şeytanı uyandırma,
Görmesen de bilesin omzundadır daim el!
Her gördüğüne değil, bazen sır olanlara
İnanarak dönüp bak, hak ile solanlara!

/Bilinir ki sabırdır koruğu helva eden
Ot kadar aklın yok mu? Söyle, acelen neden?/

NİLÜFER SARP
www.kafiye.net