IZDIRAP MÜHRÜMÜSÜN

Izdırâp mührümüsün,kazındın şu bahtıma.
Ne yapsam da tenimden,izlerin silinmiyor.
Deldin geçtin zırhımı,çıktın gönül tahtıma
Ahtapot musun nesin? kolların bilinmiyor.

Şu kalbime girmeden,orda biraz dursaydın.
Hiç ihtimal vermezdim,bir fikrimi sorsaydın.
Keşke bir ömür boyu benimle dost kalsaydın.
Hangi yönden saldırdın,yolların bilinmiyor.

Girdin gönül bahçeme,sonra bihaber ettin.
Aşk hançerini vurdun,aldın aklımı gittin.
Getirdin uçuruma ,sonra elinle ittin
Gülmüsün dikenmisin,dalların bilinmiyor

Sevda denen ateşi,sen yaktın şu bağrıma.
Hep adını haykırdım,ses vermedin çağrıma.
Tonlarca küfür etsen, hiç gitmezdi ağrıma.
Dost musun düşmanmısın safların bilinmiyor.

Bazen fırtına kopar,şu gariban serimde,
Bazen dilim tutulur, mıh olurum yerimde,
Gardımı almasını elbet bilirim bende.
Lakin kalleş bir yelsin,yönlerin bilinmiyor

Sahraya saldın beni,dört bir yanım hep çiyan ,
Feryat fiğan etsem de yok hiç sesimi duyan
Azrail yandaşın mı? nesin canıma kıyan
Melek mi şeytanmısın genlerin bilinmiyor

O buğulu sesi ile süpriz bir şekil de şiirime can veren
değerli Büyüğüm Sayın Muzaffer Tekbıyık,a sonsuz şükranlarımı sunarım

Safiye  SAMYELİ
www.kafiye.net