DÜŞÜNMEK SUÇ MU?

Merhaba sevgili dostlarım. Bugün sizlerle “ Düşünmek suç mu?” üzerinde durmak istiyorum. Evet, düşünmek suç mu acaba, ne dersiniz? Hele bu düşünmeyi yüksek sesle yaparsanız acaba sizin peşinizden kimler ve niçin gelir, bunu hiç düşündünüz mü? Bugün konumu düşünce suçları üzerine ayırdığımı sanmayın sakın! Ben siyasetten nefret ederim. Bu nedenle siyaset kokan konulara girmeyi hiç düşünmüyorum. Siyasetten nefret ettiğim için siyasi amaçlı konuları seçmem.

Ekonomik şartları iyi olmayan vatandaşlarımız; hatta ekonomik durumunu bırakı, bu ülke insanının çoğu zaman sağlık sorunlarına, sağlığına hiç değer vermediğini, bu nedenle bile bile ölüme meydan okuduğunu biliyoruz. Çernobil faciasında çay içme, fındık yeme gibi komiklikler yaşanmıştır. Doğal felaketler olmayınca bir başka sorunlar ile karşı karşıya kalıyor. Son otuz yılı incelediğimizde anarşi azalınca sağlık, sağlık bitince anarşi, siyaset ve gündem değiştirmek için; spor, töre cinayetleri, terör, kapkaç cinayetleri… Bu nedenle ülkemiz gündem sıkıntısı çekmiyor. Her şey düzene giriyor derken bir bakıyorsunuz ki Yunanistan ile gerginlik neredeyse savaşa dönüşecek gibi oluyor. Kısacası gündem ve konulara o kadar sahibiz ki sevgili dostlarım. Ne yazık ki, bu konular içerisinde gündem oluşturmak için çaba harcamaya gerek yok. Amaç, asıl gündemi oluşturmamak için çalışmış olsak sanırım daha iyi olacak.

Şimdi sıkı durun sevgili dostlarım. Biz ulus olarak; çok iyi, yardım sever, vatanını canından çok seven, bayrağı için canını ve kanını fedaya hazır insanlarız. Ancak vatan için biraz araştırmaya, bazı durumları incelemeye, gündemi oluşturan konuları başlangıç nedeniyle buna sebep olabilecek asıl arka planı hiç mi hiç düşünmüyoruz. Bir de bizler dolduruşa da çabucacık geliveriyoruz. Hele günümüzde görsel ve yazınsal basının gündem üretmede çok becerikli olmaları bizler için bunmaz birer Hint kumaşı gibi oluyor.

Şimdi sadede gelelim. Ülkemizde terör nasıl dış güçleri bir eseri ise ve buna ülke içerisinden bilinçli ve ya bilinçsizce destek buluyor ise bunun gibi sorun olur. Diğer konularda da ben dış ülkelerden bazıları ve dış güçlerin ülkemize olan olumsuz bakışları diyorum. Ermeni sorununun bazı dış güçlerin bize olumsuz yaklaşımında olduğu gibi. Kuş gribine gelince; şimdi sıkı durun!

Hani bir ara ürettiğimiz sebze ve meyveler konusunda uluslar arası skandalları nasıl yaşamış isek. Bu ülke ekonomisine inen bir darbe ve tokat olmuşsa, aynı durum şimdi evcil hayvanlar ve halkımızın kışın en çok tükettiği kanatlı yaban hayvanları ile evcil kümes hayvanları üzerinde de bir oyun dönüyor. Kuzeyden gelen göçmen kuşların ülkemize girmesi ile bizim ülkemizde de kuş gribi görünmeye başladı. Ben diyorum ki; bu göçmen kuşlarının bazıları özellikle “ KUŞ GRİBİ” virüsü ile yüklendi ve bize gönderildi. Bunun sonunda da belirli çizgiler ve hat üzerinden giden bu kuşlar, ülkemizde konaklamaları sonunda hastalık ta ülkemizde yayılmaya başladı. Bu bizim için bir tuzak değil de nedir? Bu virüs dış güçlerin bizim için bir oyun değil mi acaba? Bu göçmen kuşların hepsi bizde konaklamaya devam ediyor mu, yoksa buradan başka ülkelere giderek o ülkelerde neler yaptılar? Oralara da virüsü bulaştırdılar mı, yoksa virüs sadece bizim ülkemize özel mi oldu?

Bir yetkili çıkıp bu konuda bilgi verirse sevineceğim. Ulusal ve yerel olarak yayın yapan görsel basın ile yerel yazınsal basının bu konuda yaptıkları herhangi bir araştırmaları var mı? Varsa bu bulguları oldu mu? Varsa neden açıklamıyorlar? Bu konuda bilgileri yok ise araştırmayı düşünüyorlar mı? Kalın sağlıcakla.

Hüseyin DURMUŞ
Davutlar/ 19.01.2006
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net