şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
YALNIZ KALMAK
Yalnızlık, ilk zamanlarda huzur verse de, uzadıkça tahammülü zorlayan, acilen esarete dönüştürülmesi dilenen can sıkıcı bir özgürlüktür.
Akşamüstü karşılaşıp gözden kaybettim seni. Araya başkaları ve hayatları girdi, yağmur yaş girdi. Şu anda da bir savaş başladı, içimde. Bu zamana kadar hiç yaşamadığım biçimde! Yalnızlığımı, özgürlük olarak düşünmeye çalışırken ve her zamanki gibi cam kenarından sabaha kadar uzatmak, termostaki çayımla tadını çıkarmak niyetindeyken, bir yanımın bomboş olduğunu şiddetle hissediyor, yalnızlığıma tahammül edemiyorum!
Seni görmek istiyorum, sesini duymak ve huzur içinde yazmaya koyulmak… Aklımda kaldığı kadarıyla yüzünü çizmeye çalışıyorum, kâğıt parçalarına. Olmuyor, hiç biri sen değil… Önce boyuna yırtıyor, şeritler haline getiriyor, sonra enine yırtıp, küçük parçalara ayırıp karıştırarak atıyorum.
Her zamanki gibi Zeki Müren dinliyorum. Senin de dinlemeni, seninle beraber dinlemeyi istiyorum. Aslında bir bu gece değil, her gece… Dinlediğim şarkılardan, iç içe anlamlar çıkarıyorum. Tekrar tekrar dinlediğim kasetler, her defasında bana farklı şeyler söylüyor ve apayrı hayaller kurduruyor.
Görünüşte Zeki Müren söylüyor ama o, bazen benim bazen senin sesin oluyor. Her şarkısı, farklı bir anımızı anımsatıyor. Senin sesinle dinlediğimde, bana hitap ediyor gibi oluyorsun. Kalbimde yaşamakta olan ve varlığını her hissedişimde tatlı tatlı dokunuşlar halinde sinyaller gönderen aşkla ilişkilendirdiğim her şarkıdaki duyguları, hece hece yaşıyorum. Her parçada, ayrı bir konuyla çıkıyorsun karşıma. Her biriyle ayrı ayrı bütünleşiyorum. Birbirinden farklı onlarca melodiyi, uzun yolculuk esnasında, başımı koltuğun arkasına dayayıp, gözlerimi kapatarak dinliyormuşum ve süratle yol alıyormuşum gibi bir hisse kapılıyorum. Arada sırada yol biter gibi oluyor, hafifçe yana eğilerek tatlı bir viraj alıyoruz, yepyeni bir manzarayla karşılaşıyorum, ufkum genişliyor. O zaman tekrar hızlanıyor, sürekli yol alıyoruz.
Sonra yine yalnızlığımı fark ediyor, sağ yanımdaki boş koltuğa bakarak, seni arıyorum. Bana o kadar yakın olman, dünyada gerçekleşmesi imkânsız bir olay, belki ahrette… Gülümsüyorum. Sana çok yakın olan kişiler ve onlarla beraberliklerin esnasındaki paylaşımların geliyor aklıma, garip bir şekilde kıskançlık duyuyorum. Gıpta veya imrenme de olabilir.Ayırt edemiyorum. Gün be gün daha da büyütüyorum varlığını ve sana olan sevgimi, her geçen gün daha da önemli oluyorsun benim için…
Gün boyu aklımdan ayrılmadığın gibi gece boyunca da yanımda oluyorsun. “Gözlerinin içine başka hayal girmesin!” diyorum, onun dilinden. Duyuyor musun? Beraber dinleyebilmek için bir anda alıp geliyorum; yanıma, sağımdaki koltuğa oturtuyorum seni. “Bana ait çizgiler dikkat et silinmesin!” derken, arkama yaslanıyor, gözlerimi kapatıyorum. Sana da: “İstersen yum özlerini, tıpkı düşünür gibi…” diyerek başımı sol omzuna koyuyorum. “Benden evvel başkası sakın seni görmesin! Benden evvel başkası seni görüp sevmesin…” Ahı Dağları’ndayız sanki. Ya da Çubuk Beli’nde… Arka arkaya viraj alıyoruz. Bazen ben sana yaslanmak zorunda kalıyorum bazen de sen bana… Şarkı bitiveriyor. Ortam ve anlam değişiveriyor.
Bazen onun varlığında yaşayarak hissettiklerini hissetmeye çalışıyorum. Kendisinden bahsettiği bir şarkıdan, bana ait duyguları seçiyorum. Oraları kendi iç sesimden dinliyorum. “Şiirlerde, romanlarda, gelmiş geçmiş zamanlarda… Sevgilerden nakışlarla… Kalpten kalbe akışlarla…”
Kırgınlığında mahzunlaşıyor, aşkını ifade ederken duygusallaşıyor, romantizm sarıyor dünyamı. Usul usul yanıma geliyorsun. Ayaklarımız çıplak, kumlar yer yer ıslak, vakit gece yarısı, etrafta kimsecikler kalmamış. Uzaklarda balıkçı teknelerinin kırpışan ölgün ışıkları… Sahilde, ay ışığı altında, yıldızları kıskandıran bir dansa başlıyoruz. Yine sol omzuna dayanmış başım. Başım dönüyor, kaset döndükçe… Döndükçe ay, gülümseyen yüzünü… Yüzünü seyrediyorum yakından… Yakından bakıyorum hasret kaldığım gözlerine. Siyah siyah parlıyorlar. Kapanıveren kirpiklerine düşman oluyorum!..
Seni, şarkılarda yaşayarak ve yaşatarak tanımak istiyorum. Çok güçlü bir duygu bu bende! Gün boyu o kadar değil ama geceleri… Hayalen baş başa olduğumuz zamanlar… Yaz boyunca olduğu gibi… Şarkılardan dinliyorum, sesini… Seni onlarla şekilliyorum, arzumca. Hüzünlü şarkılarda arıyorum, gereksinim duyduklarımı. Gecelerin büyülü ve derin sessizliğinde ses oluyorsun. Şarkılar söylüyorsun bana, şiirler okuyorsun. Melodi oluyorsun. Kapılıp gidiyorum, hayalimde canlandırdığım dünyanın cazibesine; istediğim her şeyi en etkili biçimde, şarkılar halinde söyleyen sesinle…
Yeni baştan öğreniyorum, bildiğim her şeyi; bazen acı bazen sevinç, en çok da aşk temalı eserleri seslendiren dilinden. Envaiçeşit duygular kaplıyor yüreğimi. Duygu duygu dolaşıyor, dağlar, ovalar, nehirler aşıyorum. Neler hayal ettiğime ben bile şaşıyorum!
Düşüncelerimi hissettiğin hissine kapılıyorum, sık sık. Aramızda, çok güçlü bir telepatik bağ olduğuna inanıyorum.
Buğulu bakışların beliriyor, odamın duvarında, kocaman… Sessiz filmlerce seyrediyorum. Ağlarcasına bakıyorsun, içimin yandığını hissediyorum. Gözlerim yaşarıyor.
Bu nasıl bir oyun? Nasıl bir sevda masalı? Bu nasıl film? Kendim yazıyor, kendim oynuyorum. Bir de oturup ağlıyorum, bakar mısın?
Acıyı yazan da benim, etkilenen de… Sevdalanan da benim, sevdalandıran da… Her bir duyguyu, tarlama eken, yeşerten, büyüten, sonra da gölgesinde yan gelip yatan, hayran hayran seyrine dalan, sende kaybolan benim. Her bir sahne doğuyor, yine sadece benim tarafımdan izleniyor.
Bütün bunlar benden çıkıyor. Ne zamandan beri birikmekte içimde? Bu kadar şeyi duygusal dünyamda nasıl saklayabilmiş, bu zamana kadar nasıl barındırabilmişim, sabırla! Yokluğunun boğucu ıssızlığının beyaz perdesinde oynamaya başlıyor; tasavvurumun, yılan hikâyesine dönen, ardı arkası gelmeyen film dizisi.
Kaybettiğim yıllarım geliyor aklıma, bir zamanlar dört duvar arasında harcamak zorunda bırakıldığım. En güzel çağımda okuduğum öyküler, romanlar, dinlediğim dramatize edilmiş, radyoya uyarlanmış eserler… Güzelliği kâinatı tutan sevgilerden söz edilen eserler… Onlardan içime sirayet edenler mi dışarıya çıkanlar, şimdi? Geçip giden yıllardan kalanları mı yazıp oynuyor, seyrediyorum? Sen, yalnızlığımın can yoldaşı… Sen, tek ve eşsiz partnerim… Sen, tek sevdiğim ve seveceğim… Beni, en az benim seni sevdiğim kadar sevdiğine, sonuna kadar inandığım… Adı, yalnızlığıma büyük harflerle ve ferli ferli yazılan… İlhan… Seni duyduğumu duyuyor musun?
Sık sık, sebebini bir türlü bulamadığım bir iç sıkıntısı basıyor yüreğimi. Ya yalınayak çıkıp gitmek istiyorum sokaklara, ya da elinde asa, dağlara tırmanmak… Böyle zamanlarda, kendimi de seni de unutmak istiyorum, bu zamanlarda ısrarla hatırlamak, asla aklımdan çıkarmamak isteğimin aksine, senden de kendimden de kaçmak… Bir sona doğru koşmak ve bitiş çizgisinde kurdeleyi göğüslemek, nefes nefese… Sonra nefes almaya çalışmanın veya bir daha nefes almaya ihtiyaç duymamanın farkının kalmaması… Bambaşka bir ortam, senin de benim de hayatın da olmadığı, platformsuz bir yer… Ancak böyle bir yerde tamamen huzura kavuşacağımı, sanıyorum. İyi ki uzun sürmüyor.
Kurgularım başlıyor. Sıkıntım bitiyor. Dünyam, senin renklerine boyanıyor. Seni dinlemeye başlıyorum, içimde gizlenen ve mütemadiyen dönen, söylediklerini tekrarlayan teypten. Söylediklerine tutunarak güçleniyorum. Güneşinde meyveye duruyor dallarım, geceleri topluyor, elime geçen kâğıt parçalarına aktarıyorum. Dinleyerek, hayal ederek, yazarak, oynayarak, geçip karşısına çayım elimde, seyrederek rahatlıyorum. Her halükârda, seninle baş başayım. Rahatım, huzurum, dinginliğim seninle mümkün.
Yalnızlığımdan kurtulamayacağımı biliyorum. Onun için tadını çıkarmaya çalışıyorum. Yalnızlığımda, iç âlemimi sondajlarla yokluyor, kendime ait ne var ne yok, öğrenmeye çalışıyorum. Kendimi, yalnızlığımı tahlil ederek tanımaya çalışıyorum. Her duygumu ölçüyor, değerlendiriyorum. Daha çok düşünüyor, boyuna bilmece çözüyorum. Her şeyi bildiğimi zannederken, kendimi hiç bilmediğimi anlıyor, anlamaya çalışıyorum. Sessizliğe ve sensizliğe, üstelik bir de yalnızlığa mahkûm olduğum her gecemde, çözdüğüm her bilmecemde, kendime dair yazdığım her hecemde, duygularımın ışığıyla kendimi görüyorum.
Yalnızlığımda, hayali kişiler toplardım başıma, senden önce. Sen geldiğinden beri, hiç birisine gerek kalmadı. Sadece seninle çoğalıyorum. Bana yetiyor. Yalnız kalabiliyorum, sensiz kalamıyorum. Sensiz kaldığımda, aşksız kaldığımı zannediyorum. Aşk, seninle mümkün… Bir kral, yalnız kaldığında nasıl krallığını kaybederse, varlığını kaybettiğimde aşkımı kaybediyorum. Aşkımı bulduğumda da aklımı… O ikisi, asla yan yana olamıyor. Aşk içeri, akıl dışarı…
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ
www.kafiye.net
äkta mulberry väska
Aralık 30th, 2013 13:33
Just wanna input on few general things, The website layout is perfect, the written content is really good. “To imagine is everything, to know is nothing at all.” by Anatole France.
louis vuitton väska kopia
Ocak 16th, 2014 19:35
Rattling good information can be found on web blog . “Search others for their virtues, thyself for thy vices.” by Benjamin Franklin.
marc jacobs klocka dam
Ocak 17th, 2014 14:12
I do believe all the ideas you have presented for your post. They are really convincing and will definitely work. Nonetheless, the posts are too short for newbies. May just you please prolong them a little from subsequent time? Thank you for the post.
mulberry bayswater veske
Ocak 21st, 2014 07:14
Excellent read, I just passed this onto a colleague who was doing a little research on that. And he actually bought me lunch because I found it for him smile Thus let me rephrase that: Thank you for lunch! “By nature, men are nearly alike by practice, they get to be wide apart.” by Confucius.
marc jacobs outlet sverige
Ocak 21st, 2014 09:00
of course like your website however you need to test the spelling on several of your posts. Many of them are rife with spelling issues and I in finding it very troublesome to tell the reality however I’ll surely come again again.
marc jacobs klokke
Ocak 21st, 2014 21:25
Thanks for sharing excellent informations. Your website is very cool. I am impressed by the details that you’ve on this site. It reveals how nicely you perceive this subject. Bookmarked this web page, will come back for extra articles. You, my friend, ROCK! I found simply the info I already searched all over the place and simply could not come across. What a perfect web site.
gucci on line
Ocak 23rd, 2014 12:02
hi!,I really like your writing so much! proportion we keep in touch extra about your article on AOL? I need a specialist on this area to resolve my problem. May be that is you! Looking ahead to peer you.
beats
Ocak 23rd, 2014 22:58
Normally I don’t learn post on blogs, however I wish to say that this write-up very pressured me to take a look at and do it! Your writing taste has been surprised me. Thank you, very great article.
beats by dre prezzo
Ocak 23rd, 2014 23:10
Thank you for the sensible critique. Me and my neighbor were just preparing to do some research about this. We got a grab a book from our local library but I think I learned more clear from this post. I’m very glad to see such great information being shared freely out there.
prezzi beats
Ocak 28th, 2014 19:18
Hello, Neat post. There’s a problem together with your web site in internet explorer, might check this?IE still is the marketplace chief and a huge element of other people will miss your great writing due to this problem.
äkta mulberry väska
Mart 12th, 2014 20:51
I do consider all of the ideas you have presented on your post. They’re really convincing and can certainly work. Still, the posts are very short for newbies. May you please prolong them a bit from next time? Thank you for the post.