GÖKÇE SIZIM


Yüreğimde zaman artığı
Aşk katığı bir sızı
Gittiğin yoldan ayaklanıyor kederim
Yokluğunda yıkılacaksa bu şehir
Kıyamet ömrüme erken gelir

Oysa ben mütemadiyen
Kendi karanlığımda kaybolduğum
Esrik gecelerde
Ömründe sonsuzluk isterim
Alnımı göğsüne haram kılan sultan
Kutlu çilem, mor yaram
Söylenecekler susulmasaydı eğer
Ya da susulacaklar söylenmeseydi
Yine de hak olur muydu
Darağacı yandaşı kalbindeki infazım
Bilmediğin bir dilde mi yazılmıştı da
Okunamadı sendeki alın yazım

Bilirim, bildiğimi bil sen de
Her kader kedere bulaşmıştır biraz
İçinden veda geçmeyen yaşam yoktur
Kader olmayınca bilinmezmiş kadir
Zerreyi miskal ederim olsaydı sende
Umuda yoldaş olabilecektim ben de

Çaldığım hiçbir kapı açılmadı
Hurdaya çıkardığım yüreğimi
Eskiciler bile almadı
Aşk, çokluk ablukasında kaldı

Özgürlük çıkartması, göğüm
Sabrı kuşanan göğsüm
Gökçe sızım, yıldızım
Gitme ,demeyeceğim sana
Bir söz söylemeden git
İçinde veda olmasın bu gidişin
Bekleyenler ve beklenenler için
Bir tren gelir dağlar arasından
Bir siren sesinde bıçaklanır ruhum
Ardına düşemem adından düşerken
El sallar sana eller
Kesilir dudaklarımda heceler
Bir orman sessizliği büyür içimde
Bir dağ yalnızlığı düşer payıma

Uğursuz bir uğurlayış yakışmaz sana
Sana kıyacak bir söz yok lügatçemde
Merak etmeyeceğini bilsem de
Senden sonra çok iyi bakacağım kendime
Düşüp parçalanmayacağım kaldırımlarda
Kırılıp dökülmeyeceğim
Yokluğunu yürüdüğüm yollarda
Yakmayacağım bir isyanda canımı
Seni seninle sevmek iki cihanda
Ateş-i suzan bir arzu olsa da
Gözlerinde yasak yağmurlara
Yataklık etmiş suçlu yüreğimle
Çetelesine düşmeden zamanın
Beklerim seni
Sen benim Gökçe sızım, cânımsın
Cânıma c â n a n ı m s ı n

Yadigar ÜNVER
www.kafiye.net