Pencerede Kalmasın Gözlerin



Bilirsin

Minnetim olmaz kimseye

Eyvallahım da…

Bir rabbimin rahmetine

Bir de senin şefkatine sığınır şu taş yüreğim

Gün olur taş da çatlar içten içe

Binbir dümenin döndüğü şu alemde

Hiç olmadığım kadar muhtacım sana

İçim üşüyor bu akşam

Tut ellerimi anne

Say ki

Karşında yıllarca ağlamamış bir bebek

Gözleri nemli

Yüzü elemli

Ve kışın cam kenarına yığılmış bir kelebek

Yok

Senden başka yok, dert dökecek

Güvenecek

İçim üşüyor bu akşam

Yak sobayı anne

Kıvrılmak istiyorum Mırnavın dibine

Sinsin istiyorum portakal kokusu ciğerime

Sarmalayan kokun genzime

Sürünerek paçamıza

Mırıl mırıl sarman bir kedi geçsin aramızdan

Ben dizlerine kapanayım

Sen tara incecik parmaklarınla saçlarımı

Kim demiş dünya evi

Dünya evi senin cennetindir anne

Kurbanım

Beyaz tülbendinin kokusuna

Makbul dualarına…

Aç ellerini

Melekler yanı başında

Bir mabet kadar güvendeyim gözlerinde

Gözlerin…

Gözlerin gözlerim

Gözlerin yüreğim

Gözlerinde can bulur, dirilir bedenim…

Olsa da

Gözlerinde koyu gölgeler

Ellerinde mavi benekler

Taşsa da damarların ince ince

Ipekten astarlar hala avuçlarında

Okşa başımı

Yıldızlar yağsın saçlarıma anne

Bir ömür

Nasıl tüter

Bir kazan başında buhar buhar

Ve baca ucundan göğe duman duman…

Nasıl tükenir şamdanda bir mum damla damla…

Zamanla

Sabırla

Sebatla…

Kış çamaşırları nasıl kırılır, nasıl kokar anne

Ellerin,

İncelmiş ve kızarmış parmakların

Yerçekimine direnen bedenin

Hayır

Küçülmedin sen

Büyüklüğün tüm dünyayı kapladı anne

Ne de geniş bir yüreğin var

Kırk ayrı dert

Kırk ayrı yürek

Kırk ayrı yük

Tek tek dökülür de kucağına

Ser verir sır vermez

Dört elle sarılırsın

Derdine, dermanına, ocağına…

Uzatma

Sen ellerini anne

Ben cenneti öpüyorum ayak uçlarında

Ve içim ısındı

Sakın pencerede kalmasın gözlerin

Gözlerin gözlerimde, yüreğin yüreğimde

Yağmasa da yıldızlar avuçlarıma

Gözlerin gibi

Uzaktan ışığın yansın yeter anne



Ergün Bilgi
www.kafiye.net