Dünya Şiir Günü Kutlu olsun…

Lakin dünya şiir gibi değil bazen…

Fuzulinin dediği gibi

“Beyhude gamlanma divane gönül

Söylesem tesiri yok

Sussam gönül razı değil… ”


GİDELİM



Hadi gidelim sevdiğim

Vazgeç siyaha gebe mavi hülyalardan

Bize göre değil bu han, bu cihan…

Taflan hüzünlerini de al yanına

Efsunu yitmiş gökkuşağını da

Elası solmuş gözlerini

Toprak kokulu ellerini

Ve tüm hasretlerini

Hicranlarını…

Katlayıp koy bohçana

Anılar döşeğimiz, umutlar yorganımız olsun

Kim bilir!..

Belki dalarız bembeyaz rüyalara

Ah güzelim ah!..

Can çekişiyor ruh ikiz bedende

Sen bensen ey sevdiğim, ben sensem

Yetmez mi

Nedendir bu üşümem, bu ürpermem?..

İlahi!..

Yürüyen gölge apaçık güneşi inkâr ediyor

Gözyaşı gözde

Pınar gözesinde kuruyor

Gelincikler, menekşeler, kırmızı güller…

Boynu bükük, biraz da ürkek iç çekiyor

Ve karanfiller bir kez daha mateme duruyor

Hadi gidelim sevdiğim

Bu sofa, bu sofra bize göre değil

Bala banmış parmaktan bal değil

Biteviye baldıran damlıyor

Belinde kaşığı, elinde çanağı harami

Belenmiş bebeğin ak sütünü içiyor

Ve eğilmiş alacakaranlıklar kulağıma

Meczup medyum gibi zifiri fallar açıyor

Kalk gidelim sevdiğim…

Kalk karanlık basmadan

Güneşin son ışığı bizden hesap sormadan

İlki biz değiliz…

Sonu da olmayacağız

Ha bir asır önce ha bir asır sonra

Kimi kapanmış dünyasına…

Kimi Aşiyan’ına

Gidelim sevdiğim vakit çok geç olmadan

Kelebek uçmamış bakir kırlarda

Ağzı bağlı dururken nevbahar

Semizlemiş zemheri pervasız yayılıyor

Gidelim sevdiğim

Haydi kalk!

Mutsuzluk, umutsuzluk kapımızı çalmadan

Bırak bütün korkularını

Ve yüklen tüm doğrularını

Gidelim sevdiğim dokuz köyden kovulmadan

İman yokluyor cehennem tellalları

Bağdaş kurmuş sıratın üstüne…

Cennet varisleri

Çoktan vurmuş kör kilidi

Koynunda değil;

Karnında saklıyor sekiz anahtarı

Değil ilk kapısı, son kapısı bile kapalı

Bu cennet, bu cehennem bize göre değil

Gidelim sevdiğim!..

Gidelim….

Son amelimiz son niyetimizi bozmadan


Ergün Bilgi
www.kafiye.net