Mutluluk, huzur muzur, falan filan…


Mutluluk, huzur muzur, falan filan….üzerine konuştuk bir dostumla…


”insanlardan çoğunun mutluluğu ve mutsuzluğu kendi düşünce ve inanışlarına bağlıdır” der Oscar Wilde.


Yüzyıllardan beri ne anahtarı bulunabildi bu gizemli duygunun ne de kapısı. Ne Nazım Hikmet sormaktan ve aramaktan vazgeçti, ne de Abidin Dino resmini yapabildi bu gizli hazinenin…


Mutluluk kavramı biraz göreceli sanki, belli ölçüsü olmayan; kişiden kişiye değişen bir duygu. Kiminin avuçlarına dünyayı bıraksan da yüzü gülmez; kiminin gözlerine bir tutam tebessüm kâfi mutlu olması için. Mutluluk, bazen belki öyle görünmek için bir araç, ya da bizzat mutluluğun kendisi bir amaç. Her ne kadar da çoğunlukla mutluluk maddi kıymetlere bağlansa da malesef o da yeterli olmuyor çünkü mutluluğa giden o değerler silsilesinin de sonu yok. Öyle geliyor ki son zamanlarda mutluluk peşinde koşmak da bir lüks oldu insanların çoğu için. Artık insanlar mutluluk peşinde koşmaktan çok Diyojen’in Büyük İskender’e dediği gibi “Gölge etme, başka ihsan istemem…” dercesine; olmayan huzuru, dingin ve sakin yaşamın tadını kaçırabilecek durum ve olgulardan kaçmakta arıyor rahatlığı. İşini severek yapıyorsan, karşılık beklemeden verebiliyorsan, üretken ve yaratıcı olabiliyorsan, kendine ve başkalarına saygı duyabiliyorsan, sağlığına gereken önemi ve hassasiyeti gösterebiliyorsan, yeteneklerini kullanabiliyorsan, karnın doyuyorsa ve özellikle hiç kimseden maddi manevi hiçbir beklentiye girmiyorsan, kendi halinde kendine özsaygınla yaşayabiliyorsan, çevrende emir kipiyle, buyurgan bir tavırla seni sarsan, felç eden tiplemeler de yoksa en büyük huzur sende işte yaşa gitsin

Ondan ilerisi Allah kerim, değer mi tatlı canını üzmeye. Mutluluk arıyoruz diye huzursuz olmanın ne gereği var, haline, sağlığına şükredebiliyosan en büyük mutluluk bu işte

Aradığın şeyi yalnız kendi içinde bulabilirsin başka yerde değil…Hani bir hikayede anlatıldığı gibi: insanoğlu mutluluğa çok kötü davranıyormuş. Birgün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler. Saklayalım zor bulsunlar, zor buldukları için belki kıymetini bilirler diyerek başlamışlar tartışmaya. Sorun büyükmüş, mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü. Kimisi Everest’in tepesine saklayalım demiş. Kimisi Atlas okyanusunun dibine demiş. Taç mahal’in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası, lale bahçesi…bir çok yer düşünmüşler ama hiç biri yeterince zor gelmemiş. Derken meleklerden biri tamam buldum “İçlerine saklayalım” demiş. Kimsenin aklına gelmez içine bakmak. İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış. Mutluluk, huzur muzur neyse işte orda başka yerde aramak beyhude sevgili dostum…


Ergün Bilgi
www.kafiye.net