Şeytan Azapta Bizim Gibi Kullarıyla Uğraşır

Erkekmiş ,kadınmış ne fark eder…




Uzun ,çok uzun bir yolculuğun ardı sıra

Bir gün

Çevirecekler kilidin dilini

ve itecekler ağır kapıyı !..



Geride bırakılan enkazlar ,hüsranlar…



Geçmişi olan , geleceği yaşanan

Düzensiz bir yörüngede sürüklenen

Yıldızlar gibi dönerken

İmgeleri gözyaşı damlasıyla sınanan



Nice aşınmış kıyılar

Feneri yalnızlık

Köre yol gösteren kör gibi

Kalsan da şaşırıp

O dört yol ağzı değil mi?

Vurdumduymaz bıkkınlığın !..



İşitir misin yoksa görür müsün bilemem

Sonuçta ucu sevdiklerine dokunur

Kapanır üzerine kederli bulutun

Kurban kendin olmasan da

Cellat düşte kan akıtır

Aşkı işkenceye dönüştürür !..



Bilmez yüreğinde

Acı çekmenin ne güç olduğunu

İçinin sessizliğinde

Göğüsüne yığılıp da

Neler neler yitirdiğini



Niçin ister yürek bu ayaklanmayı

Biliyor ki şeytana yenik düşeceğini

Kandırıp çekip gideceğini



Ezanı duyunca utanır mı şeytana uyduğu için?



O vakit;

Başı düşer kucağına,

Utanç da eklenince buna

Kızarır yüzü kahırla



Zararı kendine oysa ki

Bedeni kendi gözetimi

Mahşere dek elleri

Hesabı verir nasıl olsa


İlknur Özgün Yıldırım
www.kafiye.net