Gök Kubbe Gaflete Düşse

Ağlarım aşk-ı muhabbetle sessizce
Hoşnut olup olmadığını Rabbım bilmeden
Bir ezgi dokunur yüreğimden dudaklarıma
Birikir yanaklarıma alfabem A dan Z ye…

Ya ilahi özlemekten yoruldum,
İhsan buyur aşkla kapına
Sükutu en güzel duam eyle!..

Çürümüş kemiklerime,
Öğret tekrar dirilmeyi
Gafil düştüm insaf eyle
Ne kadar dil döksem de meleklerine
Uymuşum gaflete habersiz.

Kalbimin ayası mıdır
Varlığı sinemde gizlemekte
Ayrılık vakti suretler görürüm
Kase ve testi gibidir?..

Sunulsam yaratıcıma
Meseleye böyle yaklaşılınca,
Olacak şeyi oldu bildim
Ölüm kaçınılmaz
Hazırım sona diyebildim
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya amade

Hemen ölecekmiş gibi ötelere sarılı
Ne sebeple yaratıldım
Ne olduğum,kim olduğum…
Saadet ve felâketin bilincinle.

Ya öldükten sonra ,
Başıma gelecekleri düşünürüm
Vuslat özlemleri yana yakıla
Her uykumun sonu puslu ve karanlık!..

Bağışla ey Rahman!
Visali ermeden alma canımı
Yolla üç haberci ardından Azrail’i
Nazarında ulaştır gök kubbeye
Maviliklerine gömülme iştiyakıyla!..

Ey Hak,
Hüzün içtim şükür
Acısına da tatlısına da eyvALLAH,
Bu gidişle akıl nurum
Evveli de ahiri de
Kalbimde muhabbet tohumun
Her damlasınadır göz yaşım
Kahkahasını atmasa,
İlahi zihnime dehşetle dökülür.



İlknur Özgün Yıldırım_____ 07 Temmuz 2015
www.kafiye.net