SARA

Günün gerçek günü


Gerçek kelimesini gerçek olarak mahvediyoruz ama gerçek bir gün olarak kutluyorum. İşte bu gerçek gün. Gerçek hayatın zamanın gerçekleriyle biz Azerbaycanlılara verildiği o gün, sevgi-nefret, ölüm kalım! O gün olmadı başımıza, hayatımıza takılı kalmadı, geçmedi. O gün unutulan geçmişten ve öngörülen gelecekten kopuk bir zaman kesimidir. O sırada ölenlerin hayatından yeni bir hayat sahnesi sergiledi. Hatırlıyorum…


İnsanlar evde oturmuyordu, evlerin avlusunda durup yoğun tartışmalar yapıyordu. Muhabbet bitince birbirlerini bırakmadılar, yan yana durdular ve gözlerini yere diktiler. Uzun yaya yürüyüşleri ile evler gezilirdi. Bu parti değil, biz sadece birbirimizi ziyaret ediyorduk. Evlerde ilginç hikayeler ve tarihi gerçekler konuşuluyor olması mümkündü. Daha doğrusu, ulaşımı duyuyordu.

Masal sohbetlerini dinleyenler yetişkinlerin kendileri, çocuklar değil. Çocuklar da oyuncakları bir kenara bırakıp yetişkinlere bulaşırdı. Kimse onları büyük masalardan, yetişkin sohbetlerinden ayırmayı düşünmedi. Herkes aynı şekilde duydu. Yaş töreni yoktu, sadece cenaze töreni vardı. Düşman sözümüzü anlamasın diye sokakta kendi dilimizle konuşuyorduk.

Bütün sözler sadece kulaklarını değil, kalplerini de ısıttı. Yolları unutmam… Etoburlara kaplı kan izleri korkutmadı seni. Gülün gücünü hissetmeye başlamıştım. Yolları kenarlardan, kırmızı toprakları gri topraklardan ayıran tek rehber, o kederlilerdi. Kırmızı rengin gerçekliğine şahit olduk. Bu, kan ve çiçekleri bir yere ve zamana yerleştiren gerçek günün yüzüydü.


Biz Azerilerin idealizmi gerçekçiliğine geldi. Şehitlik kavramı, özgürlük duygusu, kurban kesme fikri o günkü maddi manifestosu için yeterli idi. Millet olarak bizim materyalimiz diğer milletlerin materyallerinden farklıydı.


Farklı var olmaya başladık. Şehir kültürümüzde bile Şehitler Sokağı gibi özel bir mekan şekillendirildi. Ve tüm şehirlerimiz için. Şehirlerimiz yeni bir resim aldı. Diğer milletler kendi şehirlerini yürüyüşe çıkarırken şehrimizi ziyaret ediyorduk. İlden gelen misafirlerimizin Şehitler Sokağı ‘ nı görmek için sabırsızlandıklarını hatırlıyorum.


Sığırlara giderken her Azerbaycanlı kendi tarihini ve amacını araştırmaya başlar, kendi halk-tarihi düşüncelerini oluşturmaya başlar. Şehitlerin kabirleri, etoburların doğruluğu, sessiz ve dilsiz iletişim insanların düşüncelerini ve yaşam becerilerini etkiliyor.


O Gerçek Gün-uyanış günü, yeniden doğuş günü, değişim günü, yeraltının ve dünyanın tepesinin bir daha asla alınmayacağı gerçek gün. Gerçek bir kızıl ile gerçek bir kırmızı gün!


Sara
www.kafiye.net