SAF DEV ARMON

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…

Develer tellal iken,

Pireler berber iken,

Ben anamın beşiğinde tıngır mıngır sallanırken…

Eski zamanların birinde Kaf Dağı adında bir masal dağı varmış. Bu dağda devler, cüceler, periler, aklınıza gelebilecek her türden masal kahramanı yaşarmış. Anlayacağınız burası onların eviymiş. Neyse sözü fazla uzatmadan gireyim masalaa…

İşte bu dağda yaşayanlardan biri de Armon adında bir devmiş.

Bizim Armon çok saf ve iyi niyetli bir devmiş. Diğer devler onun bu durumundan yaralanıp, ona bütün zor işlere koştururlarmış. Nerede kesilecek odun var hadi bakalım Armon… Nerede taşınacak kütük var hadi bakalım Armon… Bu böyle sürüp gidermiş.

Diğer devler yatıp, keyif çatarken bizim zavallı Armon o orman senin, bu dağ benim çalışır dururmuş.

Gel zaman git zaman, Kaf Dağı’nın kralı kızını bir devle evlendirmek istemiş. Tellallarını başına toplayıp, köşe bucak haber salmış.

Kral’ın kızını evlendirecek olması tüm devleri heveslendirmiş. Hepsi de sarayın bahçesine toplanmış.

Bunların arasında bizim Armon da varmış.

Kral müstakbel damat adaylarını saraya çağırmış ve:

“Evet, sevgili devler! Hepinizin bildiği üzere kızım Serli’yi evlendirme kararı aldım. Artık benim de torun sevme zamanım geldi çattı. Bunun için bir yarışma düzenleyeceğim. Yarışmanın bir tek şartı var o da; kim dağdan kısa sürede çok odun toplarsa o benim damadım olacak.” Demiş ve tahtına geri dönmüş.

Ertesi gün, yarış başlamış. Ülkenin tüm devleri ormana akın etmiş. Kimisi dağa çıkamamış. Kimisi dağdan yuvarlanmış. Kimisi de pe setmiş.

Kala kala üç beş dev kalmış. Bu devlerin arasında bizim çalışkan Armon da varmış tabii…

Ve başlamışlar odun kesmeye. Ha babam, de babam… Derken akşam olmuş.

Devler odunları sarayın bahçesine taşımış. Kral tez elden odunları saydırtmış.

Bir, iki, üç derken Armon’nun odunları diğer devlerinkine ikiye katlamış.

Bu durumda kral, kızı Serli’yi bahçeye çağırmış. Yarışmayı kazananın Armon olduğunu açıklayınca Serli şaşkın şaşkın bizim saf deve bakakalmış.

Armon, Serli’yi görür görmez ona aşık olmuş.

Serli’nin ise Armon’a aşık olması biraz zaman almış. O da en sonunda onun o güzel yüreğine vurulmuş.

Günler günleri, aylar ayları kovalamış.

Kral düğün gününü halka duyurmuş. O gün gelip çatmış. Sarayda kırk gün kırk gece davullar çalmış. Halaylar çekilmiş. Danslar edilmiş.

Kırk günün sonunda Armon ve Serli dünya evine girmiş. Ve yıllar içinde bolca çocukları olmuş. Kral torun sevmelere doyamamış.

Onlar ermiş muradına. Darısı eremeyenlerin başına.


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net