MACERAPERST GEYİK YULU

Harda hurda, eşeği yedirdik kurda,
Altmış tarla buğda.
Yedim karnım doymadı.
Denizi çorba ettim.
Gemiyi kepçe ettim,
Yedim, içtim, yüzüm gülmedi. Yediler yemiş, parayla biter her iş…

Uzun zaman önce ormanın birinde Yulu adında bir geyik yaşarmış.

Yulu’nun işi gücü gezmek ve yeni yerler keşfetmekmiş.

Bu yüzden arkadaşları onu bir türlü evde bulamaz, onu özler dururlarmış.

Yine böyle bir günde bizim Yulu’nun aklına başka başka ormanlar gelmiş. O gün hiç vakit kaybetmeden çantasını hazırlamış. Doğruca ormandan çıkmış.

Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Vara vara suları gürül gürül akan, yem yeşil bir ormana varmış.

Burası yaşamakta olduğu ormandan çok daha güzelmiş. Kendi kendine:

“Hıh! Bizimki de orman mı? Bak şuranın güzelliğine! Harika vallahi. Ben artık buradan ayrılamam. Hemen buraya bir kulübe kurup, geri kalan ömrümü şuracıkta geçiririm.” Demiş.

Bu düşüncelerle kolları sıvayan Yulu iki gün içinde kulübesinin inşasını bitirmiş.

Kısa sürede orman pazarından aldığı eşyaları yerleştirmiş.

Artık onun güzel bir evi, yaşanılası bir ormanı varmış. Ya da o böyle düşünüyormuş.

Zaman içinde ormandaki hayvanların onu ziyarete geleceklerini hayal ederek yaşamış.

Günler günleri, aylar da ayları kovalamış. Fakat ne bir gelen olmuş, ne de onu merak eden…

Can sıkıntısından patlayacak duruma gelen Yulu:

“Hay aksi! Hiç kimse benimle arkadaşlık kurmuyor. Böyle giderse başka bir ormanın yolu beni bekler.” Demiş.

Birkaç gün daha bekledikten sonra tası tarağı toplayıp, oradan ayrılmış.

Kendine bir sürü güzel orman bulmuş. Fakat buralarda hiçbir hayvan onunla arkadaşlık etmemiş. Bu yetmezmiş gibi bir de geyik avcıları takılmış peşine.

Bizim Yulu koşarak soluğu kendi ormanında alıvermiş.

Evine döner dönmez, ilk işi uzun zamandır ihmal ettiği dostlarını ve akrabalarını ziyaret etmek olmuş.

O günden sonra kendi ormanından asla ayrılmayan Yulu, günlerini arkadaşlarıyla muhabbet ederek geçirmiş.

Yulu ermiş muradına. Biz çıkalım kerevetine…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net