Ölümsüz Aşkımın Musallasında

Aşkımın musallasında, amansız, tarifsiz sol yanım,
Aşk için, daldığım günahımı, örselemekte avunuyor.
Ruhumu izbelere bıraktığım, an be an,
Titrek ellerimle, ucu kırılmış kalemimle,
Nikotin sinmiş dört duvar arasında,
Hicran mateminde, mısralarıma,
Notalar icat ediyorum.
Durmadan üşüyen ellerimi,
Mum alevinde, ısıtmaya çalışıyorum.

Bedenim arzular içinde kıvranırken,
Beynim tüm benliğimi, kamçılamakla meşgul oluyor.
Meçhulden gelen sevdam, sarp yollara dem vururken,
Tarifsiz bir boşluk içinde, hazan yaprakları gibi, savruluyorum.
Çok acılar barındığım yüreğim, yorgun, dargın, bir o kadar da,
Öfke tufanında, bedenim mi? Ruhum mu?
Arsız diye, düşünüyorum.

Ezelsiz aşkımın günahında, demir atmış gibi,
Bir halde, olmak istemezdim.
Mecburen harama el uzattım.
Oysa helal sarılışlar ve helal aşk isterdim.
Haram tenime, değdiği gün be gün,
Halim viraneliği andırıyor.

Sebepsiz ağlamalarım, kimsesiz bir bende, var oluyor.
Tutarsız düşüncelerim yüzünden,
Dağınık hayatım, dağınık saçlarla gezdiriyor.
Travma geçirmişçesine, bir beyinle geziniyor,
Ben olan, beni kaybedip, tarumar halimle,
Benliğimi bulmanın çabasında,
Her an, demleniyorum.

Ruhumu, aşk dolu hayallere daldırıp,
Tesellilere salıyorum.
Bazen neş-e dolu, bazen de hüzünlü,
Bir çehreyle, gezinip duruyorum.
Şimdi ben, kaybettiğim mutluluğumu, benliğimi,
Ölümsüz aşkımın, musallasında,
Geri getirmeye çalışıyorum…

Bilgehan Emirşanoğlu
www.kafiye.net