KORONA HALKI VE KRAL KORONA

Masal masal mat atar,
İki tilki ot satar.
Bindim deve boynuna,
Gittim Halep yoluna.
Halep yolu gül pazar;
İçinde tilki gezer.
Tilki beni korkuttu,
Kulağını burkuttu.
Çık çıkalım çardağa,
Ok atalım ördeğe,
Ördek başını kaldırmış,
Velvelesini saldırmış.
Velvelesi dizinde
Gönlü vezir kızında.
Vezir kızı bal kaynatır;

Bir zamanlar uçsuz bucaksız bir gezegen varmış. Bu gezegende yaşayan halk çok perişanmış. Hepsi de mutsuz ve açlarmış.

Gel zaman git zaman dünyamızı keşfetmişler. Bakmışlar buradaki canlılar çok mutlu, karınları tok sırtları pek…

Bu durumu kıskanan kral Korona halkına şöyle seslenmiş:

“Eyyy Korona halkı! Bir gezegen keşfettim dillere destan. Bu gezegende yaşayan tüm canlılar mutlu ve huzurlu. Üstelik açlık nedir bilmezler. Gelin sizi oraya götüreyim. Biraz da bizim tadımıza baksınlar. Ne dersiniz?” Diye sormuş.

Huzurlu gezegen lafını duyan halk, krallarının teklifine hayır diyememiş. Hepsi de pılısını pırtısını toplayıp, dünyaya yolculuk etmiş.

Dünyaya gelen Korona halkı hiç vakit kaybetmeden insanların vücuduna girmiş. Zaman içinde tüm dünyalıları hasta etmişler.

Bir tek kişi, bu hastalığa yakalanmamış. O da iyi yürekli Derviş Dedeymiş.

Derviş Dede dünyalıların haline üzülüyor, çareler arıyormuş. En sonunda çareyi Kaf Dağındaki şelalenin suyunda bulmuş.

Oradan getirdiği suyu tüm insanlara içirmiş. Bir müddet sonra sağlığına kavuşan insanoğlu Derviş Dedelerine minnettarlıklarını sunmuş.

Korona Kral ve halkı tası tarağı toplayıp, bir daha gelmemek üzere kendi gezegenlerine dönmüşler.

O günden sonra tüm dünyalılar Derviş Dede gibi iyi yürekli, cana yakın ve sevecen olmuşlar.

Onlar kavuşmuş sağlığına. Darısı kavuşamayanların başına…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net