MOR FARE KEKELEK

Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Develer tellal iken,
Pireler berber iken…
Ben bağda üzüm bekler,
Derede odun yükler iken,
Bir varmış bir yokmuş…
Masalın yalanı mı olurmuş.
O yalan bu yalan,
Fili yuttu bir yılan…
Bu da mı yalan?

Zamanın birinde kocaman bir buğday ambarı varmış. Bu ambar farelerle doluymuş.

Bir gün anne farelerden biri mor bir fare dünyaya getirmiş. Adını da Kekelek koymuş.

Fare Kekelek’i gören tüm fareler ambarı terk etmiş. Çünkü Kekelek mor renkli bir fareymiş.

Ambarda kalakala Kekelek ve anacığı kalmış.

Bu durum onların işine gelmiş. Tüm ambardaki buğdaylar onların olmuş.

Gel zaman git zaman aç kalan fareler bu ambara dadanmış. Zaman içinde mor fareye alışan diğer farelerin renkleri de mora dönmüş. Artık ambardaki tüm fareler mor renktelermiş.

Zaman içinde ambardaki buğdayla bitince, mor fareler o ambardan ayrılmak zorunda kalmışlar. Kendilerine başka başka ambarla bulmaya gitmişler. Fakat onların mor rengini kabul edemeyen diğer fareler, hiç birini ambarlarına almamışlar.

Aç kalan Kekelek ve diğerleri kendilerini buğday tarlalarına atmışlar. Var güçleriyle, gece gündüz demeden buğday toplamışlar. Sonunda kendi ülkelerini kurmuşlar. Bu ülkeye de mor fareler ülkesi adını vermişler.

Mor fareler ülkesi zaman içinde zenginleşmiş. Tabi bunun sonucunda da bol bol yavrulamışlar.

Farelerden biri bir gün şöyle demiş:

“Değerli fare arkadaşlarım! Ülkemiz büyüdü zenginleşti. Bu ülkeyi idare edecek bir krala ihtiyacımız var. Bu işi en iyi yapacak olan bizim Kekelektir. Ne dersiniz? Onu kralımız yapalım mı?” Diye sormuş.

Bu fikir diğer farelerin de hoşuna gitmiş.

Günler günleri kovalamış. Bizim Kekelek kral olmuş.

Ülkenin zenginliğine zenginlik katan Kekelek’in ünü diğer fare ülkelerine kadar yayılmış.

Gel zaman git zaman diğer fare ülkeleri kıtlık yaşamaya başlamış. Artık tarlalar ürün vermez olmuş.

Aç kalan fareler Kral Kekelek’in ülkesine başvurmuş.

Bunun üzerine Kekelek:

“Gelin bakalım, gelin! Zamanla bizim rengimizden ötürü ülkenize sokmadığınız farelerin ülkesi burası. Ne demişler:” Keser döner, sap döner. Gün gelir hesap döner. Şimdi düştünüz mü elimize?” Demiş.

Tüm fareler yaptıkları hatanın geç de olsa farkına varmış. Hepsi de teker teker tüm farelerden af dilemişler.

O günden sonra renk ayrımı yapmaksızın bir arada mutlu mesut yaşamışlar.

Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım Kaf Dağına…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net