KAHRAMAN AYI VİSLEY

Masal masal mat atar,
İki tilki ot satar.
Bindim deveboynuna,
Gittim Halep yoluna.
Halep yolu gül pazar;
İçinde tilki gezer.

Bir varmış, bir yokmuş. Uzun seneler evvel ormanın derinliklerinde yavru ayı ve anne ayı yaşarmış.

Anne ayıyı avcılar vurunca, yavru ayı koca ormanda yapayalnız kalakalmış.

Günler günleri kovalamış. Yavru ayı tam açlıktan ölecekmiş ki onu askerler bulmuş.

Yavru ayıyı bulan askerler hiç vakit kaybetmeden onu taburlarına götürmüşler. Orada ona şişeler dolusu süt içirip beslemişler. Beslemekle de kalmayıp ona askeri eğitimler vermişler.

Bir gün askerlerden biri:

Bu yavrunun bir adı olmalı! Ona bundan sonra Visley diye çağıralım! Ne dersiniz?” Demiş.

Bu isim diğer askerlerin de çok hoşuna gitmiş.

O günden sonra bizim yavru ayıya Visley diye çağırmaya başlamışlar.

Visley insanlara o kadar alışmış ki, onlar ne yerse onu yer, onlar ne içerse onu içer olmuş.

Visley askeriyede bir numaralı elaman olarak görev yapıyormuş. İnsan askerlerin tüm emirlerini yerine getiriyor, bu sayede eğitiliyormuş.

Gel zaman git zaman bizim Visley kocaman bir ayı olmuş. O da askerlerle birlikte cephelerde savaşmış. Yaralanmış, hastalanmış. Fakat hiçbir şey onu yıldıramamış.

Visley bunları yapadursun bir yandan orada yapılan savaş sona ermiş. Tüm askerler denizler aşırı yerlerde savaşılmak için çağırılmış.

Koca gemi rıhtıma yanaşınca Visleyi gemiye bindirip bindirmeme konusunda tereddüt eden komutan askerlere dönüp:

“Sevgili silah arkadaşlarım! Bu cepheyi başarıyla kazandık. Şimdi deniz aşırı ülkelere gitme zamanı. Fakat beni düşündüren Ayı Visley’in durumu… Onu gemiye almazlar. Ama onu burada da bırakmayız. Sizin bir öneriniz var mı?” Diye sormuş.

Askerlerden biri hiç düşünmeden söze girip:

“Onu da asker olarak kaydedelim!” Demiş.

Bu fikir komutanın ve tüm askerlerin çok hoşuna gitmiş.

O gün tüm askerler ve Visley savaş gemisine binip, deniz aşırı ülkelere gitmişler.

Oralarda günler ve gecelerce savaşmışlar. Visley de silah arkadaşlarını cephede hiç yalnız bırakmamış.

Gün gelmiş savaşlar bitmiş. Tüm askerler evlerine dönmüş.

Bizim Visley’e gelince Onu da korunaklı bir hayvanat bahçesine kapatmışlar.

Ardından ülkenin her yerine Ayı Visley’in heykellerini dikmişler.

Bizim Visley’in heykelleri ve resimleri hala o ülkede sergilenmektedir.

Daldan üç elma düşmüş. Biri sana, biri bana. Biri de siz dinleyenlerin başına…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net