SOKAĞA BIRAKILAN KAKTÜS SARMAL



Masal masal maliki,
Oğlu uşağı on iki,
İki sıçan çatladı,
Damdan dama atladı.
Biri boz biri kara,
Bindim bozun boynuna,
Çıktım halep yoluna,
Halep yolu ne gezer?
İçinde çarşı pazar…
Varalım görelim çarşıda,
Kim alır? Kim satar?

Bir zamanlar evin birinde çok iyi bakılan bir kaktüs varmış. Sahibi bu kaktüse Sarmal adını koymuş.

Eve gelen misafirler Sarmalı görünce ondan bir parça koparıp evlerine götürür, ondan koca bir oda dolusu kaktüs üretirlermiş.

Gel zaman git zaman bizim Sarmal’ın yaşadığı eve orkide çiçeği gelmiş. Bu çiçek o kadar güzelmiş ki bakanlar dönüp bir daha bakarlarmış.

Tabi bu durum bizim Sarmal’ın bir köşede unutulmasına sebep olmuş. Öyle ki sahibi orkideye bakmaktan kaktüse su vermeyi bile unutur olmuş.

Kaktüs bu susuzluktan hemen ölecek bir çiçek değilmiş tabii ki.

Onu öldürecek olan susuzluk değil sevgisizlikmiş. Bu durum bizim Sarmal’ı epey derinden yaralamış. Eski ilginin kaybolması onu hasta etmiş. Her geçen gün sararmış solmuş.

Bir gün eve gelen misafirlerden biri ev sahibesine dönüp:

“Abla! Bu solmuş kaktüsü ne diye burada tutuyorsun? Baksana orkidenin yanında ne kadar kötü görünüyor. Üstelik salonun güzelliğini de bozuyor. At gitsin şunu! Demiş.

Bu sözler üzerine ev sahibesi kaktüsü alıp sokağa fırlatmış.

Sokakta günlerce kendine gelmeye çalışan Sarmal’ın yardımına Tüylü Palmiye yetişmiş.

Hemen onu alıp yapraklarının arasına gizlemiş. Sonrada kökleri yardımıyla onu toprağa tutundurmuş. Ardından kendisi için bırakılan sudan içirmiş.

Günler günleri, aylar da ayları kovalamış.

Bizim Sarmal gün geçtikçe eski sağlığına kavuşmuş. Kısa sürede boy atıp koca bir kaktüs oluvermiş.

Artık onun ailesi Tüylü Palmiyeymiş. O ne yaparsa o da onu yapıyor, o ne içerse o da onu içiyormuş.

Bir gün Yoldan geçmekte olan bir çocuğun gözü bizim Sarmal’a ilişmiş. Onun güzelliğine dayanamayıp, yerinden sökmek istemiş.

Sarmal ve Tüylü Palmiye öfkeyle çocuğun üzerine yürümüş. Kaktüsün dikenlerinden canı yanan çocuk ağlamaya başlamış.

Çocuğun ağladığını işiten Sarmal dile gelmiş:

“Hiç ağlama küçük! Bir zamanlar ben insanların en sevdiği çiçektim. Zamanla benim yerimi bir orkide aldı. Sahibem orkideyle ilgilenmekten beni gözü görmez oldu.  Ben hastalınca da beni fırlatıp attı. Palmiye olmasa buralarda ölüp gidecektim. Onun için ne olur bizim huzurumuzu bozma. Var git işine!” Demiş.

Bu sözleri duyan çocuk onlardan özür dileyip yoluna gitmiş.

O günden sonra Sarmal ile Tüylü Palmiye huzur ve mutluluk içinde yaşamışlar.

Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım Kaf Dağına…



Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net