KAR TANESİ IŞILAY

Fili yuttu bir yılan…
Bu da mı yalan?
Derken; sabahleyin erken,
Keçiler koyunları tıraş ederken,
Tahta kurusu saz çalar,
Sıçan cirit atar iken,
Çıkmış bir kocakarı ortaya…
En sonunda açmış ağzını
Yummuş gözünü.
Bir laf etmiş,
Bir laf etmiş…
Bakalım ne laflar etmiş…

Evvel zamanların birinde dünyamıza hiç kar yağmazmış. Bu yüzden biz insanlar soğuk nedir hiç bilmezmişiz.

Gel zaman git zaman gökyüzünde amansız bir kavga baş göstermiş. Tüm bulutlar bir birlerine girmişler.

Kavganın sebebine gelince:” Yağmuru ancak ben yağdırabilirim! Yok, efendim sadece ben…” Türünden saçma sapan bir kavgaymış işte.

Bazı tembel bulutlar, iş görür bulutlara saldırmışlar. İş gören bulutlar da bu haksızlığa tahammül edemeyip, tembellere saldırmışlar.

Bu kavga tüm bulutların aşırı öfkelenip, atmosferin buz gibi olmasına yol açmış.

Bu soğumanın sonucunda gökyüzü bir anda bembeyaz kristal taneleriyle doluvermiş. Bunlar sizin de bildiğiniz gibi kar taneleriymiş. Kar taneleri doğduklarına o kadar sevinmişler ki, bir anda dans etmeye başlamışlar.

Bu dansta Işılay adında bir kar tanesi de varmış. Işılay bakmış bulutlar birbirleriyle kıyasıya savaşıyorlar, aklına onları barıştırmak gelmiş. Hiç vakit kaybetmeden bulutların kralının huzuruna çıkmış.

“Bu savaşı durdurmalısınız değerli kralım!” Der demez bir arbede daha çıkmış. Bu arbede sırasında Işılay yeryüzüne doğru hızla düşmeye başlamış.

Işılayın düşmekte olduğunu gören anne baba da kendilerini yeryüzüne bırakmış. Onları gören diğer akrabalarda peşleri sıra yeryüzüne yolculuğa çıkmışlar.

Tüm kar taneleri gökyüzünü ışıl ışıl yapmış.

Bu yolculuk bir müddet sonra son bulmuş. Hepsi de bir anda toprakla buluşmuş. Ard arda toprağa düşen tüm taneler toprakta kocaman bir kar yığınına dönüvermişler.

Bu durum insanların hayretler içinde onları seyretmesine neden olmuş. Bir müddet sonra seyretmekle kalmayıp, kardan toplar yapıp birbirlerine atmışlar. Sonra da koca koca kardan adamlar yapmışlar.

Bu dayanılmaz beyazlık insanoğlunu epeyce mutlu etmiş. Fakat bu mutluluk kısa süre içinde üşümeyle son bulmuş.

Evet, insanlar üşüyormuş. Bu hissi daha önce hiç yaşamayan insanoğlu, kısa sürede ateşi icat etmiş. Ardından da kendilerine rengârenk kıyafetler dikmişler. Bir de zaman içinde soba diye bir alet icat etmişler. Onlar en güzel masalları birbirlerine bu aletin başında anlatmışlar.

İşte o günden sonra çocuklar, bulutlar arar ara kavgaya tutuşur, yeryüzüne kar gönderirlermiş.

Gökten üç kar düşmüş. Biri sana, biri bana, biri de siz çocukların başına…



Hacer Taner Bulut
www.kafiye.ne
t