DEVE MİMOZA

Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Develer tellal iken,
Pireler berber iken…
Ben bağda üzüm bekler,
Derede odun yükler iken,
Bir varmış bir yokmuş…
Masalın yalanı mı olurmuş.
O yalan bu yalan,

Bir varmış, bir yokmuş. Uzun seneler evvel kurak bir çöl varmış. Bu çölde deve kabilesi yaşarmış.

İnsanlar bu develerle en ağır yüklerin altından kalkmayı başarırlarmış.

Gel zaman git zaman kabilede Mimoza adında yavru bir deve dünyaya gelmiş.

Aradan yıllar geçmiş. Yavru deve büyümüş. O da annesiyle birlikte ağır yükler taşımaya başlamış.

Mimoza çok soru soran bir deveymiş. Yük taşırken annesine sorularıyla bezdirirmiş. Neler mi sorarmış. Bakın anlatayım:

“Anne neden biz, insanların yüklerini taşıyoruz? Anne neden biz, insanların işini yaptığımız halde bize kötü davranıyorlar? Anne neden biz, özgür develer değiliz?” Gibi bir sürü soru…

Yine böyle bir günde, yük taşımaktan susuz ve halsiz düşen develer, insanlardan su istemiş. İnsanlar da onlara kovalar dolusu su vermişler. Olanca suyu hörgüçlerine dolduran develer, tekrar işe koyulmuş.

Fakat bir sorun varmış. Tüm suyu içen develer orada su bırakmamış. Bunun üzerine insanların reisi:

“Tüm suyu develer içiyor. Bu durumda bize su kalmıyor. Bence kısa zamanda bu develerden kurtulmalıyız. Yoksa susuzluktan kırılacağız.” Demiş.

Bunun üzerine insanlar develeri oradan gönderme kararı almış.

Ertesi gün develer kamyonlara doldurulmaya başlanmış.

Bu durum Deve Mimoza’nın hiç hoşuna gitmemiş. Hemen annesinin yanına gidip, oradan kaçmayı teklif etmiş. Anne deve Mimozadan ayrı kalmak istemiyormuş. Böyle olunca yavrusunun teklifini kabul etmiş.

İkisi gizlice çölden ayrılıp yollara düşmüş.

Az gitmişler, uz gitmişler. Dere tepe düz gitmişler. Vara vara ormanlık bir alana varmışlar.

Hiç vakit kaybetmeden kendilerine sığınacak bir kulübe inşa etmişler. Ardından da kulübeye yiyecek depolamışlar. Burası onlar için cennet gibiymiş. Artık yük taşımaları için zorlayan insanlar da yokmuş.

İki deve ömürlerinin geri kalan kısmını özgürce ve mutluluk içinde geçirmişler.

Gelelim susuzluk çeken insanlara:

Onlar susuzluğun sebebini develerde bulunca, tüm develeri oradan kovmuşlar. Fakat bu susuzluğa çare olmamış. Çünkü onlar doğayı kirlettikleri için gökyüzü onlara küsüp yağmur vermemiş.

İnsanoğlu suçu develer yerine önce kendinde arasa çok iyi eder değil mi çocuklar!

Masalımız burada bitti. Bizi anlayan anladı…




Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net