KİTAP CİNİ


“Masal masal maniki
Yolda saydım on iki
On ikinin yarısı
Tilki çakal karısı.
Masal masal martladı
İki fare atladı
Kurbağa kanatlandı
Tos vurdu bardağa
Çocuk çıktı çardağa.”

Eski zamanların birinde ülke varmış.

Bu ülke açlık ve sefalet içinde yaşayan insanlarla doluymuş.

Halk bu durumdayken ülkenin kralı bolluk ve sefalet içinde yaşamaktaymış.

Gel zaman, git zaman ülkeye elinde kocaman bir kitapla yaşlı bir bilge çıkagelmiş.

Önceleri insanlar bu bilge kişiye pek aldırış etmemiş, sıradan bir insan muamelesi yapmışlar. Fakat onu tanıdıkça, onunla vakit geçirmekten mutluluk duymaya başlamışlar. Ona yatacak bir yer, yiyecek ekmek, içecek su vermişler.

Bilge kişi, insanların bu iyiliği karşılığında onlara, yanında taşıdığı kitabı vermiş. Sonra da onların okumalarına yardımcı oluyormuş.

Kitabı alıp kapağını açanların karşısına bir cin çıkıyor, onların ellerinden tutup, kitabın içine çekiyormuş.

Kitabın içine giren insanlar ülke ülke dolaşıyor, deniz derya aşıyor, dağ, bayır koşuyormuş. Bu sayede öğrenmedikleri şey kalmıyormuş.

Bilge kişi böyle böyle ülkede kitabın içine girmedik insan bırakmamış.

Bu kitap sayesinde halkın gözü açılmış. Gerçekleri görmeye başlamış. Krallarının onlara yaptıkları haksızlıkları sonunda anlamışlar.

Aradan aylar geçmiş. Bir sabah ülkede halk krala karşı ayaklanmış. Onu o gece tahtından indirip uzak diyarlara sürgün göndermişler.

Ardından aralarından bir yiğit seçip, kralları yapmışlar.

Bu kral adaletli ve dürüstmüş. Üstelik tüm işlerde halkıyla birlikte yapıyormuş.

O günden sonra ülke halkı huzur ve mutluluk içinde yaşamış.

Onlar ermiş muradına. Darısı eremeyenlerin başına…

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net