ALİS İLE MORİS


“Zaman zaman içinde,

Kalbur saman içinde

Deve tellal iken,

Horoz şahna iken,

Serçe berber iken,

Ben babamın beşiğini

Tıngır mıngır sallar iken.”

Eski zamanların birinde Alis ile Moris adında iki hırsız karga kardeşler yaşarmış.

Bu iki kardeş her gün başkalarının bahçesine girerek ceviz çalar, karınlarını bir güzel doyurur, kalanını da annelerine getirirlermiş.

Anneleri “bu cevizleri hangi parayla aldınız?” Diye sorduğunda ise “çalışarak aldık!” Diye yalan söylerlermiş.

Zavallı anaları oğullarına inanmaktan başka ne yapabilirmiş ki!

Yine böyle bir günde komşu karga Lulu anne karganın evine misafirliğe gelmiş.

Çaylar demlenmiş. Cevizli kekler fırına konulmuş. Sohbetler edilmiş.

Derken kek pişmiş. Anne karga cevizli kekten Lulu’ya ikram etmiş. Lulu kekin cevizli olduğunu görünce anne kargaya dönüp şöyle demiş:

“Bak komşum! Benden duymuş gibi olma! Bana da kızma, ama senin oğlanlar Alis ile Moris dün öğle üzeri bir çiftçinin bahçesinden ceviz çalarken görülmüş. Aman diyeyim, öyle bir şey varsa oğullarını uyar!” Demiş.

Lulu’nun söyledikleri anne kargayı çılgına çevirmiş:

“Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Benim çocuklarım asla hırsızlık yapmazlar! Şimdi derhal evimi terk et!” Demiş.

Bu sözler üzerine Lulu hızla evden çıkmış.

O, akşam Alis ile Moris eve gelmemişler.

Anne karga oğullarını merak ettiği için gözüne uyku girmemiş. Saatlerce onların gelmesini beklemiş. Fakat ne gelen var, ne giden…

Bunun üzerine anne karga üzerine şalını geçirip mahalle karakolunun yolunu tutmuş. Oraya vardığında Alis ile Mori’si sormuş.

Görevli memur:

“Şu iki hırsız kargadan söz ediyorsun sen! Tabi gördüm. Görmez olaydım. Bunlar hem hırsız, hem de yalancı… Sen onların nesi oluyorsun, kadın!” Demiş öfkeyle.

Zavallı anne karga başını öne eğerek “anneleri” olduğunu söylemiş.

Sonra da apar topar orayı terk etmiş.

Eve geldiğinde düşüncelere dalan anne karga önce oğullarını evlatlıktan reddetme kararı almış. Fakat bunun işe yaramayacağını düşünerek onlara iyi bir ders vermeyi düşünmüş.

Günler günleri, aylar ayları kovalamış. Bizim iki hırsız karga hapisten çıkıp doğruca evlerinin yolunu tutmuş.

Eve geldiklerinde evi bomboş, annelerini de ağlar halde bulmuşlar. Hemen neler olduğunu sormuşlar.

Bunun üzerine anne karga eve hırsızlar girdiğini tüm eşyaları götürdüklerini söylemiş.

Bunları duyan iki karga annelerinin üzerine çullanıp:

“Anne izin ver o hırsızı kendi ellerimizle yakalayalım. Onu bir güzel dövüp, yaptığına pişman edelim!” Demişler.

Anne Karga:

“ Hırsızı çoktan yakaladılar zaten!” Diye yanıtlamış.

Annesini işiten Alis

“Eşyalarımızı verdi mi bari?” Diye sorunca anne karga:

“A benim uyanık oğullarım! Sizde bir müddet önce hırsızlık yaparken yakalandınız. Çiftçiden aldığınız cevizleri geri verdiniz mi? Haa sorarım size! Eğer bir daha hırsızlık yapar yalan söylerseniz, sizi kendi ellerimle hapse tıktırırım. Sonra da sizi bu eve sokmam. Ayağınızı denk alın!” Demiş.

Alis ile Moris yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha anlamışlar.

O günden sonra bir daha asla hırsızlık yapmamışlar. Yalan da konuşmamışlar.

Onlar ermiş muradına. Darısı eremeyenlerin başına…

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net