BATTAL DEDE VE TORUNLARI

Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Develer tellal iken… Pireler berber iken… Ben babamın beşiğinde tıngır mıngır sallanırken… Eski zamanlardan birinde bir gezegen varmış. Bu gezegen insanlar tarafından kirletilmiş. Artık yavaş yavaş yaşanılmaz bir hal alıyormuş. Bir gün bu gezegene bir kâhin gelmiş ve şöyle demiş:

Ey gezegen halkı! Kulaklarınızı açın ve beni iyi dinleyin. Yakında gezegeniniz yaşanmaz hale gelecek. O günü bilebilmeniz için önünüze bir ayı çıkacak ve size şöyle diyecek:

Ey insanoğlu bir an önce tedbirini al ve sığınağına gir. Girmeden önce de yanına iki erkek iki bayan bayan götür. Neslinin devam edebilmesi buna bağlı diyecek, demiş. Der demez de sihirli güçlerini kullanarak ortadan yok olmuş.

Bu gezegende yaşayan bilge bir dede varmış. Dedenin biri kız biri erkek olmak üzere iki tane torunu varmış. Dedenin adı ise Battalmış. Battal dede torunlarının geleceğini düşünmek zorundaymış. Bu düşünce ile yıllarca yer altına tünel kazmış. Orayı yaşanılabilir bir yer yapmış. Tabi yiyecek ve içecek koymayı da unutmamış.

Aylar ayları, yıllar yılları kovalamış. Battal dedenin torunları Ayça ile Ferman bir gün ormanın içindeki patika yoldan ilerlerken karşılarına bir ayı çıkmış.

Ayı:

Sevgili çocuklar sizden önceki insanlar gezegeninizi yaşanılmaz hale getirdiler. Size nefes alacak bir alan bırakmadılar. Siz de bu günden tezi yok yanınıza bir erkek bir de bayan alıp Battal dedenizin kazmış olduğu yeraltı şehrine inin demiş ve bir anda kayboluvermiş.

Ayça ve Ferman kardeşler hızlıca koşup dedelerinin yanına gelmişler. Olanları dedelerine anlatmışlar.

Battal dede.

Evet, çocuklar gün bu gündür. Bir koşu gidip arkadaşlarınızı getirin. Artık yeraltı şehrimize yerleşme zamanımız gelmiştir.

Hadi ne duruyorsunuz! Çabuk olun demiş.

Çocuklar hemen koşup arkadaşları Zekeriya ile Ayşe ye haber vermişler. Hep birlikte Battal dedenin yanına gelmişler.

Battal dede:

Çocuklar hemen tünele iniyoruz demiş.

Hep birlikte karanlık tünelden ilerlemeye başlamışlar. Derinlere indikçe Battal dedenin yerleştirmiş olduğu floresan lambaları tüneli aydınlatıyormuş. Çocuklar bir yandan ilerliyor bir yandan da Battal dedenin kazdığı tüneli hayretler içinde bakıyorlarmış.

Battal dede:

Evet, yeni gezegeninize hoş geldiniz çocuklar. Burada uzun yıllar yaşamak zorunda kalabiliriz. Onun için kendinizi bir an önce buraya alıştırsanız iyi edersiniz demiş.

Çocuklar dedelerini onayladıktan sonra odalarına yerleşmişler.

Gel zaman git zaman Zekeriya ile Ayça, Ferman ile de Ayşe evelenmiş. Her iki çiftin de çocukları olmuş. Çocuklar hızla büyüyorlarmış. Bu sırada Battal dede iyice yaşlanmış ve bir gün ölüm döşeğinde torunlarına şunları söylemiş:

Sevgili torunlarım. Zaman hızla akıp gidiyor. Artık iyice yaşlandım. Bu gün, yarın Hakka kavuşacağım. Bir gün gelip bu yeraltı ülkesinden çıkmanız gerekecek. O günün geldiğini size bir kuş söyleyecek. Sakın ola ki kuş gelmeden yeraltı ülkesini terk etmeyin. Dedikten sonra vefat etmiş.

Çocuklar dedelerini yeraltı şehrinin en güzel yerine gömmüşler.

Aradan yıllar geçmiş. Bir gün yeraltı şehrine bir kuş gelmiş ve şöyle demiş:

Ey insanoğlu bu şehirden çıkma zamanınız geldi. Bu günden tezi yok burayı terk edip yeryüzüne çıkmalısınız demiş. Ardında uçarak oradan uzaklaşmış.

Çocuklar o gün yeryüzüne çıkmışlar. Çıkar çıkmazda işe koyulmuşlar. Haftalarca çalışıp kendilerine kulübeler yapmışlar. Geçimlerini toprağı ekerek sağlamışlar. Bununla birlikte  yaşadıkları gezegeni asla ve asla kirletmemişler.

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Gökten üç elma düşmüş. Biri sana, biri bana, biri de dinleyicilerin başına.




Hacer Taner Bulut

www.kafiye.net