KIT AKILLA SORULAN SORUYA BOL CEVAP!

Sanat kollarından birinde başarı gösteren bir kimseye sanatçı denir.
Sanatçı dediğimiz insan, her şeyden önce belli bir sanat dalıyla uğraşan, o sanat dalında eser veren bir kişidir. Yani sanatçı; mimardır, ressamdır, heykeltıraştır, bestekârdır, şairdir, romancıdır.

Sanattan önce, sanatçının ruhu vardır. Sanatı sanatçının bu ruhu yaratır.Sanatçı, duygularının dünyası yanında ruh ve ihtiyaçlardan doğmuş bir âleme de biçim verir.”Sanatçı herkese benzemez.”
O duyar ve duyurur.O temizleyen, yükselten insandır.

Sanatçı, kelimenin en gerçek anlamı ile özgür olan insandır.Her yeni bilgi, sezgi ile başladığı için, sanatçı, bilginin ve filozofun daima önünde yürür; çünkü sanatçının görevi; bilgiyi aşarak, hayatı ve evreni saran sırrı aramaktır. Sanatçı, görmediğimizi görerek, sonra bize göstererek, çizgilerin, renklerin ve biçimlerin büyülü dilini bize öğreterek, tabiatı güzelleştirir.

Gerçek sanatçı yaratıcıdır, imgelemesini diğer insanlarda yaşatmak için yapıtlar yaratır. Kişiliğini kazanmak istiyen bir sanatçı, uzun yıllar hazırlanır, başka sanatçıların etkilerinden kurtulur, kendine özgü bir estetik yaratmasını bilir.

“Sanatçının çalışma ve yaratma olanaklarını belirleyen, toplumun yüzlerce yıl biriktirdiği kültür hazinesi, özgürlük ve dünya anlayışı ve bir de yaşanılan günlerdeki toplumsal ilişkiler yoğunluğu, toplumsal ilişkilerdeki canlılıktır.” Sözlerini dile getiren
Mehmet DOĞAN ‘dan

“Sanatçı, çağının en yüksek yaşama anlayışını taşımalıdır.” Sözlerini dile getiren TOLSTOY’ a

“Sanatçı çağına katılmalı, çağını anlamalı ve sevmelidir.” Sözlerini dile getiren Guy ROBERT’ a
kadar keskin ve anlamlı cümleler ile sanatı ve sanatçıyı diye getirmiştir.

Elbette günlük hayatında herkes gibi yaşayan, sosyal etkinliklerde bulunan, belki de geçimini sağlamak için bir işte çalışmak zorunda olan bir kişidir. Ancak, onun sanatçı olmayan kişilerden ilk ve en önemli farkı, kendini sanatına adamış olmasındadır. Uğraştığı sanat dalı, onun için geçici bir heves değil, ömür boyu sürecek bir tutku, karşılıksız bir aşktır. Öyle ki onun uğruna büyük bedeller ödenir, diğer insanların hayallerini süsleyen cazip imkânlara boş verilir, yoksulluk içinde yaşamaktan tutun da hapishanelerde çile çekmeye dek nice sıkıntılar göze alınır.

Kısaca, sanatçı; doğuştan sahip olduğu olağanüstü duyma, sezme, algılama ve anlamlandırma yetenekleri ile yaratıcılık, sentez, soyutlama, yoğunlaştırma yetilerini büyük bir sabır, gayret, disiplin ve çalışma azmiyle birleştirip bir sanat eserini var edebilen; hayatını bu amaca adayabilen insandır.

Yani sanatçı
Dedikodu yapmaz,kimsenin namusu şerefi hakkında konuşmaz,kibirden ve bencillikten uzak durur,vicdan ve merhamet düzeyi yüksektir,yüreğini insan sevgisi ile sular,dil din ırk ayrımı yapmaz,başkalarının arkasından onların yüzüne kuramadığı cümleleri sarf etmez,doğrudur,
örnektir ve örnek olarak gösterilen kişidir
yeri geldiğinde bir elif gibi dik,yeri geldiğinde bir vav gibi büküktür,az ile yetinmeyi bilir,çok da gözü olmaz, büyüğünü sayar,küçüğünü sever,eleştirirken uygun cümleler ile düşüncesini dile getirir,kırmaz dökmez hak yemez,adaletli ve asaletlidir vs…

Şimdi sizlere sözüm şudur ki
SANATÇI adı altında bu ülkeye hizmet veriyorum diyen her şahıs kendine bir öz eleştiri yapsın
“Ben neyim,ben kimim ve ben bunca sözün içini doldurabilecek kadar mıyım?”
diye sorgulasın kendini…

NESLİHAN EYÜBOĞLU
TRABZON
08.10.2019
www.kafiye.net