TAVUK ÇİNA VE ARKADAŞLARI

 

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, eski zamanların birinde bakımsız bir tarla varmış. Bu tarlada yıkık dökük bir kümes varmış. Kümeste birkaç tavuk ile bir de zamansız öten horoz varmış.

Hepsinin türlü türlü huyu tüyü varmış.

Biri pısırık, biri meraklı, biri vurdumduymaz, biri kendini beğenmiş biri de kurnazmış.

Kendini beğenmiş olan, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Kızıl Horozmuş. Meraklı ve cesur olan Çinaymış.

Bu tavukların bakımını, yalnız, yaşlı bir adam yaparmış. Bu adamın yıllar evvel çok sevdiği eşi vefat edince kendini sokak hayvanlarına bakmaya adamış. Çünkü hayvanlar onu çok mutlu ediyormuş.

Gel zaman git zaman kümesteki yemlere saksağan sürüsü dadanmış. Sürü elemanları her sabah yaşlı adamı takip der, yemi attığını görürü görmez de inip tüm yemleri yerlermiş.

Saksağan sürüsünü gören Korkak Tavuk, korkusundan kimseciklere bir şey söyleyememiş.

Bu durumu Kızıl Horozun hiç mi hiç umursamıyormuş. Çünkü o, karnını bir şekilde doyururmuş.

Pısırık Tavuk ise:

‘’Başıma bela bulacağıma, aç yatarım daha iyi!’’ Dermiş.

Faka Çina hiç te diğerleri gibi değilmiş. O bu duruma duyarsız kalamazmış. Bu niyetle her sabah saksağanları gözetler, onlardan kurtulma planları yaparmış.

Bir gün aklına birden mahallenin uyuz köpeği Peynir gelmiş.

Koşarak Peynirin yanına gitmiş. Durumlardan Peynire söz etmiş. Sonra da ondan yardım istemiş.

Bunun üzerine Peynir:

‘’Yardım ederim, etmesine de;  bunda benim payıma ne düşer? Sen ondan haber ver!’’ Demiş.

Çina çaresizce:

‘’Her gün sana bir yumurta sözüm olsun!’’ Demiş.

Peynir bu teklife bayılmış. ‘’Uzun zamandır gırtlağından tavuk yumurtası geçmemişti.’’ Diye düşünmüş.

Ertesi sabah nöbete başlayan Peynir saksağan sürüsünü görünce var gücüyle havlamış. Sesi duyan sürü korkuyla sağa sola uçuşmuş. Her bireri birer ağaç bulup konmuş. Ardından köpeğin oradan ayrılmasını beklemişler. Fakat köpeğin hiç oralı olduğu yokmuş.

Peynir, günlerce kümese bekçilik etmiş.

Köpeğin gitmeye niyetinin olmadığını gören saksağan sürüsü, sonunda pes edip, orayı terk etmiş.

Saksağanlardan kurtulan Çina, söz verdiği gibi her gün yumurtasını Peynire vermiş. Peynir ağzını şapırdata şapırdata yumurtaları mideye indirmiş.

Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım Kaf Dağına.

 

 

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net