Siz Hiç Çocuk Oldunuz mu?

Merhabalar sevgili dostlarım. Umarım sağlık, sıhhat ve afiyettesinizdir. Bu yakıcı ve bunaltıcı sıcakların son dönemlerini yaşıyoruz. Halkın arasında bir tabir vardır; “Bu sıcaklar pastırma sıcaklarıdır.”  Serin ve daha ılık günler yakın artık. Ben rahata ereceğim ılık ve serin havalarla. Sizlerde umarım ılık havaların gelmesine ve yaz mevsiminin gitmesine üzülüp şikayetçi olmazsınız. Gerçi insanoğluna yaranılamaz. Kışın yazı, yazın kışı isterler her zaman.

Siz hiç çocuk oldunuz mu sevgili dostlarım? İsterseniz soruyu değiştireyim, ne dersiniz? Siz hiç çocuklar ile çocukluğu yaşadınız mı? Sakın şaşırmayın dostlarım. Son zamanlarda; açılımlardan, saçılımlardan, çetelerden, kasıtlı orman yakmalarından, katillerin korunmaya çalışıldığı haberlerinden sanırım çocuk ile çocuk olma fırsat bulamaz insan değil mi dostlarım?

Sabah balkonda kahvaltı yaparken çevreyi gözetliyorum her zaman. Doğa o kadar harika ki… Yollarda serbest dolaşan kedi köpeklerin bakım sorunları yanı sıra kuşların bu sıcakta beslenmeleri de bir ayrı dert doğrusu. Balkondan küçük bir park görünümünde olan yeşilliği seyrediyordum. Anne kedi ile yavrularını oynaşırken seyrettim. İnanın saatlerce izleseniz bıkmazsınız. Anne kedi çimenlerin üzerinde yavrusuna bir takım hareketler öğretiyordu. Saklanarak av kovalama. Çevreden gelecek tehlikeye karşı nasıl davranması gerektiğini. Anne saklanıyor. Küçük yavru yavaş yavaş yürüyor. Bu sırada saklandığı yerden çok sessiz ve sessizce anne kedi yavruya saldırmaya kalkıyor. İşte o an yavru kedi hemen kamburunu çıkarıyor ya da arka ayaklarının üzerine oturup dişlerini göstererek müdafaya geçiyor. Bunu birkaç defa deniyorlar. Ağaca tırmanmayı ve genelde ağaçlarda ön ayaklarının tırnaklarını nasıl keskinleteceğini. İnanın oynaşmalarının seyrine doyum olmuyor. Yalnız şu hayvanları besleyen hayvan severlere ulu orta hayvan besliyoruz diyerek yollara, evlerin önlerine kasıtlı olarak dökmeseler, ne kadar iyi olacak dostlarım. Beslenen hayvanlara insanların geçtiği yollara değil, kıyı ve kuytu yer dediğimiz yerlere yiyecekleri koysalar sanırım iyi olacak.

Bu arada ağaçların üzerinden çatılara, balkonlara kısa kısa uçuşlar yaparak yiyecek guguk kuşları gördüm dört tane. İnanın onların da uçuşları, hareketleri bir başka. İki yavru kumru ve anne babaları ile talimdeydiler sabah sabah. Baba birini almış. Anne birini almış. Kaybetmek yok. Yalnız bırakmak. Belirli bir süre uzaklaşır gibi yapıp başka dallara ve ya balkonlara uçarken arkada kalan yavruları kondukları yerden izlemeye devam ediyorlar. Seslerle komut veriyorlar. Yavrular da komuta göre hareket ediyor. Biraz bekledikten sonra aile birleşiyor. Kuş yavrularıda tehlike karşısında nasıl kaçacaklarını gösteriyorlardı. Birde yerde ve ya balkonda yem bulurlarsa yemleri nasıl yiyeceklerini gösteriyorlardı. Yeme bir gaga vururken hem çevreyi kontrol etmeyi hem de yemi yedikten sonra beklemesi gerektiğini, tehlikenin olup olmadığına bakmalarını istiyorlardı. İnanın dostlarım sabahları çoğu zaman doğadaki bize göre dilsiz bu varlıkların verdikleri dersi izlemekten hiç bıkmıyorum. Ben onları tanıdım, onlar beni. Bazen guguk kuşlarının daha çok anneleri benim masama kadar gelip kahvaltıma ortak olmak istiyor. Ben de evimdeki bulgurdan vererek beslenmesine yardımcı oluyorum. Bu arada yavrular da çağırılıyor ve tehlike yok sinyalinden sonra inanın masama baba hariç yavrular da geliyor. Annenin benim ile yeme olayını videoya da çektim. Ancak yavrular video çekiminde durmuyor, uçuyorlar.

Evet dostlarım. Bizler anne ve babalar olarak doğadaki bu hayvanların harika davranışlarını kendi çocuklarımıza uyguladık? Çocuklarımızı değişik evrelerinde karşımıza alarak onlara davranışlarını öğrettik? Çocuklarımıza ev içerisinde ve dışarıda tehlikeye karşılık nasıl davranılması gerektiğini anlattık? Çocuklarımız çocukluğundan itibaren gerçek hayata hazırlamaya zaman ayırabildik mi, ne dersiniz? Ayıramadıysak bundan sonra ayırmaya çalışacak mıyız? Yoksa biz zaten hayattan bıktık, hayat bize her gün feleğin sillesi ile yaşamımız karma karışık oluyor, onların yaşamına değil zaman onları görme imkanımız bile olmuyor bazen mi diyorsunuz? Çok yorulduğumuz için eve gelince yemekten sonra televizyonun karşısında kumanda elimizde kanal kanal tura mı başlıyoruz? Beklide evde çocukların eğitimi için aldığınız ama çocukların akşam sizin kullanımınızdan fırsat bulamadığı pc başında internette sörf mü yapıyorsunuz? Kaç defa niyetlendikte bir sonraki güne erteleyerek devretmeye çalıştık öğretmek istediklerimiz, ne dersiniz?

Ben aile içerisinde çocuklara bilinçsizce söylenen yalan ve yakıştırmalara çok kızarım. Çevrenizdeki aileleri, komşuları tam tanımıyorsunuz. Ama çocuklara yalanlarla sizin ısınamadığınız kişilere yönelik söz ve ifadeler. Tabiî ki sizin haberiniz yok. Sonraki gün çocuklar o kötülediğiniz ailelerin çocuklarını haberi verirler. Annem, babam sizler için şunu dedi, bunu dedi. Bu nedenle sizlerle arkadaş olamayız. Aynı haber karşı tarafın çocuklarından size çocuklarınız tarafından ulaştırılır. Siz hemen; “ Bakın bizi söyledik, onlar iyi bir aile değil…”  diyerek kestirip atarsınız. Tencere senin dibin kara, benimki senden daha kara misali.

Değerli dostlarım. Bu arada ne siz ne de çocuklarınız kimliksiz asla dışarı çıkmasınlar. Hadi siz ve yetişkin çocuklar bir tarafa ama 1-8 yaş arası çocuklarınız kaybedebilir düşüncesiyle kimlik vermeyin onlara. Evden çıkarken üzerlerinde kimlik olmasın. Ancak ister çocuk arabasındaki çocuğunuza, isterseniz diğerlerinin gömlek ceplerine konulacak olan kısa bir tanıtım notu da kimlik yerine geçer. Bunu biliyorsunuz değil mi? Çocuğunuzun adını, soyadını, ev adresini, ilgili telefonları, haber verilebilecek ve ulaşılabilecek adresleri not halinde çocuğunuzun gömlek cebine koyarsanız sanırım bir sıkıntı olmaz ve üstelik çok harika da olur bu durum.

Değerli dostlarım. Çocuklarınızla çocuk olun. Onlarla oynayın. Onların oyunlarına katılmaya çalışın. Çocuklarınız evin içerisinde koşarken onları fazla kısıtlamayın. Onların kişilik kazana bilmeleri için daha 3 yaşında bir çocuk bile olsa; sorulan sorulara onlar cevap versinler lütfen. Siz cevap vererek çocuklarınızın kişilik kazanma gelişimine ket vurmayın ve engellemeyin. Bırakın kendileri cevaplandırsın. Çocuklarınız büyüdüğünde ben şimdi bu soruya nasıl cevap vereceğim demesinler. Hoş gerçi bazı ailelerde üniversiteye gidecek olan bir çocuğa bile anne baba karışıyor. Ders çalışmasına, oturup kalkmasına, hatta çocuklara sorulan sorulara hemen; “ Amcası gittikleri okul çok güzel…..”  diye cevap verirler, sanki çocuklarını kurtarmış oluyorlar. Sanki o okula onlar gidiyor. Aman siz siz olun, bu tür yanlışlara girip devam etmeyin olmaz mı?

Bugünlük de bu kadar dostlarım. Yüzünüz güleç, gönlünüz hoş, umutlarınız daim, güzel günlerin sizin olmasını dilerim. Kalın sağlıcakla.

İzmir  19.08.2009
Hüseyin DURMUŞ
www.kafiye.net