Neresinden Bakarsak!

Değerli dostlarım. Uzun zaman oldu sizlerle görüşmeyeli. Nasılsınız bakalım? Şimdiden bir çoğunuzun iyiyiz demesine karşın, bir kısmınız ne sen sor ne de biz söyleyelim der gibi sesler gelmeye başladı bile kulağıma. Benim durumum emeklinin ahvali diye belirteyim dostlarım.

Son zamanlarda Türkiye’mizde çok hızlı gelişmeler olmakta. Bunu sağır sultan bile anlar hani. Müneccim olmaya da gerek yok dostlarım. Çevremizdeki gelişmelerin bu hızı umarım bizi aysberge götürüp çarptırmaz inşallah. Değerli dostlarım. Bu sayfada siyaset yok dedik. Ancak günümüz koşullarında siyasi gibi görünen ama siyasete dokunmadan ben de ele almaya çalışacağım. Ben sanırım arka bahçesi denilen kısma bakacağım. Çünkü asıl görülmesi ve bakılması gereken nokta da burası olsa gerek.

Bu hafta Cumhuriyetimizin ilanı nedeniyle “Cumhuriyet Haftası” olarak geçip gidiyor. Evlerimizin balkonları, camları Türk Bayrakları ile süslendi. Sevgimiz, saygımız, laikliğe bağlılığımız ve bu devletin kurulmasında şehit olan ecdadımıza layık olmak, onların kanının yerde kalmadığını göstermek için severek bayrağımızı asıyoruz. Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının canhıraş çalışmaları sonucunda 29.Ekim.1923 yılında ilan edilen “ CUMHURİYET ” coşkusu ne yazık ki bugün o coşkularla yaşanamıyor. Yaşanamıyor, çünkü; dış güçler, içeriden sadece kendi çıkarlarını düşünenlerin özel çıkarlarını düşünme nedeniyle ortalık toz duman olmuş durumda. Televizyonlar, gazeteler, dergiler, radyolar bu sevgiyi, bu cumhuriyet aşkını değil ele almak, cumhuriyeti anlatmak şöyle dursun yayın genel yönetmenleri bu konuyu sadece geçiştirmek istercesine davranış gösteriyorlar.

Evet değerli dostlarım. Ekonomik sorunlar alabildiğine vatandaşın boğazını sıkıyor. İşsizlik ekonomik sorunlara bağlı olarak alabildiğine artıyor. İşçi, memur, küçük esnaf sadece günü kurtarmaya çalışıyor. Bakalım daha ne kadar dayanacaklar. Emekliler ise bana kızmayın “alçak sürünmeye” büyük bir itina ile devam ediyorlar. Başka çareleri yok, ne yapsınlar! Benim en çok şaşırdığım nokta ise televizyonlarımızda ekonomik sıkıntının izleri bile yok. Beş ulusal kanalımızda evlendirme programları, on ulusal kanalımızda zengin olabilmek için yapılan ödüllü yarışmalar, şuan son duruma göre yedi ulusal kanalımızda da küçük çocukların daha çok ön planda bulunduğu ve kullanılan ses yarışmaları. Bu durumlara ne RTÜK, ne de yasa uygulayıcıları müdahale ediyor. Dört ulusal kanalımızda ise kayıplar ve cinayetlerden oluşan sanki savcı, yargıç, hakim ve avukat olmuşlar durumlarda. Mahkemeye intikal eden olaylar üzerinde konuşmak yasak. Ancak kanalın reyting problemleri nedeniyle yasayı dinleyen yok. Birde inanın dostlarım kayıplar ve cinayetler konusunda öyle olaylar yaşanıyor ki, ben bir erkek olarak nefret ediyorum dinlemekten ama yayına çıkan ne bayanlar ne de erkekler suratları kızarmadan hiçbir şey yokmuş gibi anlatmaya devam ediyorlar. Ne diyebilirim ki, Allah bu programları yapanları ıslah etsin.

Bir “Demokratik Açılım” dır aldı başını gidiyor. Muhalefeti ayrı, iktidarı ayrı, yazarları, hukukçuları karma karışık durumda ortalığı bulandırdılar. Televizyonlarda reyting uğruna bu açılım olayı alabildiğine saatlerce konuşuluyor. Bu vatanın kurtarılmasında gözünü kırpmadan şehit olan ecdadımıza nasıl zaman geçtikçe değer verilmiyor ve unutturulmak isteniyorsa, vatanı bölmek için dışarıdan batı devletleri, vatan topraklarını bölerek ayrı bir devlet kurmak isteyen pkk’lı teröristlerin şehit ettiği MEHMETÇİK’in sanki hiçbir değeri yokmuş gibi sözüm ona “Demokratik Açılım” adı altında sınırlarımızın güney kısmında büyük kahraman gibi karşılanmasının doğal bir hareket gibi kabul edilmesi istemeleri. Bu durum mümkün mü değerli dostlarım, ne dersiniz?. Bu teröristler suçlu ve hem devlete karşı, hem de Türk halkına karşı suç işlemişlerdir. Bu teröristler suçludur, suçlu olduklarını kabul etmeleri gerekmektedir. Suçlusunuz pkk lı teröristler. Suçluysan ki suçlusunuz, Türk adaletine güveniyorsanız ki güvenmek zorundasınız, cezanızı çekmeniz gerekiyor. Gelirsiniz, sessizce adalete teslim olursunuz. Şehitleri incitecek bir davranışla yapamazsınız bu gelmelerinizi.

Televizyon programlarında hergün yüzlerini görmekten artık neredeyse nefret etmeye başlayacağımız sözüm ona o siyasetçileri, bilirkişi görünen kişileri, taraflı olan yazarları görmek istemiyorum artık. Cumhuriyet aşkına bir hafta boyunca şu “ Demokratik Açılımı” na ara verin de biraz olsun sağlıklı düşünmeye çalışalım. Biraz olsun susun ki, aldığı maaşı ile geçinmeye sağlayan memur, işçi, emekli, çiftçi, küçük esnaf kendine gelmeye çalışsın. Biraz susun ki, şehitlerin kemiklerini sızlatmayın. Şuan enflasyonun %15-30 larda seyrettiği yiyecekteki enflasyonun hala %1 lerde göstermeye çalışan istatistikçiler de kendilerine çeki düzen vererek gerçekten namuslu kişilerse gerçekleri söylesin bu halka, vatandaşa.

Ey Ankara! Bu devleti yöneten; hükümeti, muhalefeti, bürokratları. Ey televizyon patronları. Ey bu memlekette fakirin tüm kanını emmeye çalışan borsa ve borsacıları. Ben emekli bir insanım. Benim gibi emekli insanlar çok. Yapılan istatistiklerde açlık sınırının 2.478.00TL çıktığı şu sıralarda ki açlık sınırı istatistikleri ise 1.300.tl olarak açıkça söyleniyor. Peki bu sınırın altındaki işçi, memur ve biz emekliler şimdi ne olacağız, söyler misiniz? Siyasetçiler bir biri ile koltuk kavgası yaparken biz zavallılara oluyor olan. Bu vatanın kurtarılmasında şehit olan ecdadımızın, Kore’de, Kıbrıs’ta, otuz yıldır pkk teröristlerine karşı şehit olan “Mehmetçik”lerin kanları sizi biraz titretsin, titretsin ve vatandaşın durumunu, vatanın durumunu biraz daha iyi görmeye çalışın. Televizyonlarda hakaretten utanmayan siyasiler, düğün salonlarında, özel yemeklerde aynı masada onca hakaretlerden sonra hala nasıl gülerek davranış gösteriyorsunuz, bunu açıklar mısınız lütfen?

Değerli dostlarım. İşte olayların neresinden bakarsak bakalım gerçekten iki ucu … değnek. “ Koyun can derdinde, kasap et derdinde” dedikleri gibi Türkiye’mizde üst düzey bürokratlar, siyasiler, borsacılar ve patronların daha rahat yaşamış olduğu bu ülkede refah bir Türkiye görmeye devam edeceğiz efendim. 29. Ekim cumhuriyet bayramınızın 86 yılında; sağlıklı, bol kazançlı, savaşı olmayan, barışın kazanıldığı ve saygının ön plana çıktığı günlerin sizinle olmasını dilerim. Ailelerinizle sağlıklı ve mutlu yıllara gitmeniz dileğiyle hoşça kalınız.

Kalın sağlıcakla.

27.10.2009 / İzmir
Hüseyin DURMUŞ
www.kafiye.net