TRENİN ARDINDAN

Vakitsiz çalan şarkılar gibi 
Tren düdükleri bölerdi uykularımı
Bazen nihavent, bazen hicazkar
Düşerdi çığlıklarım gecenin koynuna

Bendim bu kez, vagonlardaki kaçak yolcu
O, trenin ardından bakandı
Mahzun, kırgın, çaresiz
Ayrılık bu kadar zor mu
Bu kadar acıtır mı, kanatır mı bilemezdik elbet
Saplanınca bir hançer gibi yüreğine
Aklına gelir miydi acaba ellerim

Elleri küçüktü
Bakarken trenin ardından
Elleri beyaz

Bir güvercin masumluğunda
Gözleri kaldı aklımda sadece
Yakamozlardan mı saklandı parıltıları
Rengini suyun yeşilinden,
Çiçeklerin gülüşünden alan 
Hiç kimsede olmayan anlamlı gözleri
Neden söküp atamıyorum içimden…

Gözleri yaşlı
Bakarken trenin ardından
Gözleri yeşil

Yüzünü çevreleyen saçları gelir aklıma
Bir sarmaşık gibi kıvrılıp bükülen, sarılan
Beni benden alan saçları
Bıkmadan okşasam, koklasam derim

Saçları siyah 
Bakarken trenin ardından
Saçları dağınık

Tren geride bırakırken son istasyonu
Vagonlardaki kaçak yolcu bendim
Yıldızların ışığı, güneşin sıcaklığını terkettim
Anılarla dolu bavullarım
Göçmen kuşlar yarışırken uçup giden umutlarla
Bir selvi dalı düştü pencereme
Boyuna benzeyen

Boyu uzun 
Bakarken trenin ardından
Boyu servi

Ve ben, bakarken ona trenin içinden
İçimde bir sızı
Gözlerimde birkaç damla yaş
Ve o, trenin ardından el sallar yüreğime
Her zamankinden güzel…

Ayşe Sönmez Bulut
www.kafiye.net