UTANDIR ARTIK

Ben bilirim gitti mi dönmez gittiği yerden,
Unuttu gelmez, dedim; gel de utandır artık.
Dört bir yanımı sardı karabasanlar birden,
O kıymet bilmez, dedim; bil de utandır artık.

Büktüm boynumu şöyle, oturdum garip garip,
Yağmur ile rüzgârın altına kilim serip,
Aşkınla derviş oldum meclis irfana girip,
Bir selam salmaz, dedim; sal da utandır artık.

Bütün kinim dökülür peteğime özümden,
Ne desem isyan olur bir anlasan yüzümden,
Bin bir hicran damlası boşalırken gözümden,
Vefasız silmez, dedim; sil de utandır artık.

Bir çift kanatla çıksın çıktığı yere kadar,
Aşkın harında yaksın yaktığı yere kadar,
Bırak yaşlarım aksın aktığı yere kadar,
Kapımı çalmaz, dedim; çal da utandır artık.

Ölümü uzak sanma, yıldırım gibi gelir,
Âşığın üstüne nur dökülür, ateş bilir,
Bir canım var, isterse gelir, onu da alır,
O gelir almaz, dedim; al da utandır artık.

Eller ne derse desin, sakın bir şey duyma sen,
Olur ya olmaz deme, kör şeytana uyma sen,
Seversen bir zalimi sar, yerime koyma sen,
O bensiz gülmez, dedim; gül de utandır artık.

Umutlar boyun eğmiş, anlamaz niyazımı,
Bir çile yumağında düğümlü avazımı,
Helallık almak için cenaze namazımı,
Gelip de kılmaz, dedim; kıl da utandır artık.”

HARUN YILDIRIM
www.kafiye.net