Teatral Hava / Duygu Patlaması
Simültane mi, yoksa eş zamanlı mı kurban!
Kafamda milyonlarca kaçış yolculuğu
Bekleyişiyle çekip gidemeyişi arası, 
Birine doğru ilerlerken tökezleyişte.

Yoksa hayat;
Unutkanlıklar göstererek hizaya mı sokuşu?
Gerçekler ve zorluklar gelip dayatınca
Hani kazandırdığı prestijin hesabı?

Yazıyorsa yüreğim ayaküstü
Hüzünlü bir ceylanın bekleyiştedir
Gel acısını birinden çıkart!

Kentleri kuranlar; 
Neden kadınları da kurup,
Düzenleyip,yönetmesinler!

Ya yılan gibi, 
Arı gibi,
Hep erkek gibi sokanlar
Hak edilen kraliçelik makamına oturtamayanlar!

Ah ahh…
Seyirciye bağımlı ortalığa saçılı vermişiz,
Duruşumuzdan nefes alışverişimize kadar
Bir miras ki 
Narin omuzlarımızda taşıdığımız aşikar.

Önce kızsak da 
Anlayacağız rahmetli pamuk anacağımızı.

Hassiktir be! diye söylenmişti.
Sen geçiştirdikçe o tedirginliktendi
Dişlerinin arasından 
Tükürür gibi homurdanırdı
Milady ‘im yapayım ha!

Ah ulan ah,
Bizimkisi korku!
Kazanırken kaybetmekten,
Kaybederken kaybetmekten
Sonra bir kenara atar diye be.

Şey demişti;
”Kork içine kapanıp gizemli sessiz adam rolü oynayandan.”

Hayat kısa bre,
Değmez her şeye canını sıkmaya,
Yüzleşildiği anda paramparça dağılıp
Yok olunabiliniyor.

Yinede…
Kız oğlanı öperken fonda SON yazsa
Onlar muratlarına erse
Seyredenler kerevetine çıksa.

Not:
‘İlişkilerin bağımsız ruhunu öldürüp monotonlaştırıyoruz,
Sahte yönlerini ortaya dökmeyi başaramıyoruz.’

İlknur Yıldırım
www.kafiye.net