Günlerden Düş Ertesi

‘Hani’ ya da ‘fakat’ ‘lakin’ gibi,
Geceye sürülen düş gezginliği
Sanki içe dönük bir iğne 
Batar içime, 
Acıtır sevdamın alfabesini.

Şiirlerimde neşem yasaklandıkça;
Akisleri seyre dalar, 
Aynalardaki yansımalara
Bu yüzden göz bebeklerim illegal güler ya!

Piyesinin baş rolünde vuslat
Paradoksun başladığı an
Değişmek nasıl tatlı bir baş dönmesi!

Yine uykusuz bir gecenin arifesi
Buluşan gök kubbenin aynı coğrafyası
Paylaşmak ne mümkün
Simsiyah bir gece iner gözlerime 
‘Sokul bana toprağım’ ,der.
Giyinir seven yüreğimin gömleğini
Boyar saçlarımı beyaz gamlı bahara

Ya kirpiklerimin arası uyum/suzluğu
Ertelerine saklanmış ayıbı
Bu kadar fütursuz iken düşler
Ulu orta soyunmuş bekleyişler…

Ah yar!
Basma kalıp değil ki kurtarmışsın
Ayazda kalan yorgun bezgin yıllar,
İnanırken aynı ateşten geçemediler
Yüreğin yaşadığıyla kıyaslayamazsın?

Değil mi ki yalnızlığın yankısı
Dudağın arasındaki gerekçesi
Büyütürken az mı kalmışlığı 
Oysa yarım asırdır bekliyor
Neyin uğruna alıp susturuldu.

Nikahın ardı mıydı;
Yüreğe emanet edilen,
Aklı inandırmaya meyleden,
Beden gerçeklerinden soyutlanmada
Ya yosun kokulu kıyılarına hapsedilen
Saflığın kolu kanadı kırık, değil mi?

Bel ki de kimsenin el uzatamadığı
Neşeli kelebekler misali
İnadına aşkı ölümsüzleştirmektir
Uzak bir köşede 
Senli gelişlerin göz kapakları aralanmakta…

…Günlerden düş ertesi küçüğüm!

İlknur Yıldırım
www.kafiye.net