GAK GUKUK
Kendilerine ait dört inek iki öküz vardı köyün keşik sürüsünde. Herkesin hayvanı bir arada otluyor fakat genede herkes kendi hayvanını güdüyordu. Yeşil çayırlara su kenarına yayılan hayvanların gözü açık ve genç olanları Mısır tarlalarına dalıyor ve zarar veriyordu. Tarla sahipleri hem hayvan çobanını hemde akşam ailesine kızıp kavga çıkarıyordu. Bu sebeple çobanlar gözlerini dört açmak zorundaydı. Üç sıra sırığın direkler arasına gerilmesiyle tuhaf bir çit yapmışlardı. Bu kadar basit çitin üzerinden genç güçlü boğaların atlayıp tarlaya geçmesi an meselesiydi.

Yaşlı kadınlar otlağı görecek yüksek bir tepeye oturup hem sohbet eder, eski yeni birbirlerini herkesin Hakkı’nda bilgilendirir, gözleriyle de hayvanları tarardı. Kimin hayvanı hangi bostana yönelmişse oyuna dalan çocuklara seslenir ve hayvanı geri çevirtirdi. Hayvanlar da insanlar gibi tuhaftı. Önlerinde yemyeşil sulak alan, diz boyu otlar varken gözleri Mısır tarlalarında hırsızlıktaydı. Yakalanınca sırtlanına inecek sopayı bildikleri için kaçmayı biliyorlardı. Hatta sahibinin sesini duyunca bile tarladan çıkıp sürüye karışıyorlardı. Bu da onların bile isteye suç işlediğinin kanıtıydı.

Yaşlıların yanında iki kardeş vardı oğlan oniki yaşında kız ise yedi yaşındaydı. O gün anneleri azıklarına akşam pazardan gelen helvadan birer parçayı yarımşar çöreğin arasına koymuştu. Büyüğüne biraz büyük çörek küçüğüne de kendi yiyeceği kadar küçük çörek hazırlamıştı. 
Öğlen güneş tam tepeye geldiği an susadılar ve acıktılar. Herkes kendi azığını çıkardı ve yemeğe başladı. Oğlan hızla kendi ekmeğini adeta çiğnemeden yuttu. Kız ise daha yavaş ve çiğneyerek yiyordu. Kardeşinin karşısına geldi ağzı sulanarak. “Yiyemiyorsan bana ver kardeşim” oysa kız yiyordu sadece daha yavaş ve o helvanın tadını damağında hissederek yiyordu. Bir kaç kez abi ağzından sular akarak kardeşinin gözlerinin içine bakıp sözünü yeniledi. Kız duymamış gibi yapıyordu. Yaşlı kadınlar oğlanın kız kardeşinin helvalı ekmeğini elinden almak için beklediğini anladılar.
Birisi seslendi ” senin elinde Kocaman ekmek vardı Hakkı’nı yedin sen bırak kızı ekmeğini yesin” 
Oğlan hala kızkardeşinin gözüne bakıyordu. Kız küçük yaşına rağmen utandı, abisinin yaşlı kadınlar tarafından kınanması zoruna gitti. Elindeki ekmeği abisine istemeye, istemeye verdi. Abi o ekmeği bir kaç lokmada yuttu.
Kadınlar kıza bağırdı “akılsız, neden verdin o kendi ekmeğini yedi. Şimdi sen akşama kadar aç kalacaksın”
“Ben doydum” dedi. Aslında doymamıştı sadece abisinin sümsük davranışına utanmış ve onu korumak istemişti. O abisi ile gurur duymak istiyordu.

Aradan kırk yıl geçti ikiside Zaman içinde hayatlarına devam ettiler. Bir gün bir yerde gene o abi kardeş oturdular ve bir hadise yaşadılar…

Sonunu yazmıyorum ve sizin tamamlamanızı rica ediyorum. Sizce bu iki kardeş geçen kırk yılda neler yaşamıştır? Karakterleri Nasıl gelişmiştir?

Göstereceğinizi ümit ettiğim bu öykü tamamlama desteğine şimdiden teşekkür ederim.
Saygılar.

Nejla BILGIN
www.kafiye.net