Çatalca’da Topal Çoban

“Çatalca’da Topal çoban çatal yapar. Çatalca’da Topal çoban çatal satar.”

Hayret dostlarım. Şaşırdınız değil mi bu cümleye. Hadi bakalım şimdi bu cümleyi hızlı bir şekilde tekrar etmeye çalışın bakalım. Söyleyebilecek misiniz? Hani bir zamanlar “ Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak.” Bunun gibi ünlü tv sunucularımız genellikle yarışmalarda yarışmacılara söyletir ve sanki cehennem azabı çektirir gibi kişilerle hem eğlenir, hem alay ederlerdi belli etmeden. Sonuçta söyleyenlerin sayısı parmakla sayılacak kadar az olurdu.

Biliyor musunuz, bugün çok yoruldum iş peşinde koşturmaktan. Beklide yaşlanmaya başlayan vücudumun yüksek tansiyonun da verdiği sıkıntıyla otobüse kendimi zor attım. Aranın orta kısmında aradaki boşlukta dikilmeye başladım. İzmir Atatürk Anadolu Lisesi öğrencilerinin enerjisi hala bitmemişti. Dersler onları yormamış, öğretmenleri ile günlük uğraşıları, derslerin zorlukları, gün içerisindeki arkadaş ilişkilerindeki olumsuzluklar ise hiç umurlarında değil. Yazımın başındaki cümleyi kendi aralarında çevreye rahatsızlık vermeyi istemeyen düşünceleri içerisinde, ancak “Zaman nakittir. O halde zamanımızın her anını öğrenmeye yönelik değerlendirelim. Okuyup yazamıyorsak en azından bir takım beceri ve söyleme yeteneğimizi zor kurulan cümlelerle deneyelim.” dercesine yine de hafif sesli bir biçimde tekrarlamaya çalışıyorlardı.

Bu uğraşıları dikkatimi çekti. Kendilerini imrendim. Cümleyi bir kağıda yazmalarını istedim. İnanın hiç itiraz etmeden ve çok samimi bir yaklaşımla içlerinden bir kızımız yolculuk anında yazıverdi bir çırpıda. Çağımız çok değişti. Eğitimde kesinlikle bilgisayar çağına yönelik değişimleri çocuklarımız çok çabuk kabul ediyorlar. Yalnız her eğitimde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte çocuklarımızın söyleyecekleri tekerlemeler de yerini çağa ayak uydurarak devam ediyor. Çocuklarımız da bunu hayıflanmadan, “Ben mutlaka bunu söylemeliyim. Hatasız olarak okumalıyım. Bunu başarırsam diğerlerini de başarırım. Hani öss sınavında bir birinin aynı olan, sadece sözcüklerin yerleri ve şıkları değişmiş olarak kendilerine sunulunca bazen şaşıran öğrenciler başarısızlığı hemen kabullenir.” bu tekerlemeleri devam ettiriyordu.

İki kız ve bir erkek öğrenciden oluşan bu öğrenci grubuna kulak misafiri oldum. Okuldaki yaşamdan, arkadaş gruplarından bahsettiler. Ben onların arkadaşları arasındaki dedikodularını anlatacak değilim. Bu her zaman olan bir durum. Benim asıl dikkatimi çeken, beni bir yerde mutlu eden bu üç gencin yorgunluğu yenmenin ve zamanı çok iyi değerlendirme düşüncelerinin nasıl yapılacağının uygulamalarıydı. Bu durumları inanın beni umutlandırdılar.

Aslında sözü daha fazla uzatarak sizleri sıkmak istemem. Zaten sizler de yorgunsunuz. Bugün kısa bir zaman dilimi içerisinde hala enerjileri tükenmeyen; genç, dinamik, fırsatları değerlendirmesini bilen öğrencileri görmek beni mutlu etti. Bütün terslikler, olumsuzluklar, neredeyse hayata küsecek zorluklar karşısında bıkmadan başarmak için çalışmaya devam ediyorsam. Bu öğrencileri gördükten sonra daha da enerjik olduğumu söyleyebilirim. Bana sanki gençlik aşısı yaptılar kısa zaman içerisinde.

Teşekkürler sevgili çocuklar. Çok sağ olun. Bana harika anlar yaşattığınız için teşekkürler. Zamanın en iyi şekilde değerlendirilmesi konusundaki başarınızdan dolayı teşekkürler. Bu öğrencilerimiz gibi uğraşı veren tüm öğrencilerimizi de kutluyor ve yaşamlarında başarılar diliyorum. Sizleri gözlerinizden öperim.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlarım.

Hüseyin DURMUŞ
www.kafiye.net