BİR KEDİM BİLE YOK 🙁

Dün akşam saatlerinde Erikli Sahili Yalı caddesinde yürüyüş yaparken Ceren Yayınları standına uğradım. Üstad yazar Sn. Çetin İmer  beyefendinin evinin hemen önüne kurulan standa her yıl Üstad yazarı görmek ve sohbet etmek imkanını bulduğum için Mutlu oldum. Kitap tezgahının etrafında birkaç aylık olduğu belli olan gri beyaz kırçıllı güzel bir kedi yavrusu miyav sesleriyle dolaşıyordu.

Üstada kedi sizin mi? Diye sordum , kendisi de sokak kedisi olduğunu söyledi. Ceren yayınlarının sahibinin oğlu olan genç Adam ( kendisinden özür diliyorum keza üç yıldır tanışıyoruz ama isim öğrenme özürlüyüm bu sebeple anımsayamadım. Kibar bir delikanlı olduğu için eminim ki affeder 🙂 ) kedinin evcil olduğunu ve istersem alabileceğimi söyledi. Evcilden kasıt sokak kedisi fakat yabani değil. Gerçekten de kedi kendisini sevdiriyordu. Çok küçüklüğümde ilkokul öncesi iki tane yavru kedi edinme deneyimim vardı ve sonucu çok kötü bitmişti. Bu sebeple hiç kedi sahiplenmek istemedim.
Fakat bu yavru kedinin güzel ve ince miyav sesi, gözlerimin içine yalvarır gibi bakması ve yumuşacık tüylerine dokunmama izin vermesi beni benden aldı.

Tüm kararlarımı çok hızlı veririm ve hemen uygularım. O anda kediyi sahiplenmeye karar verdim. Sohbet ettiğimiz esnada hep etrafımızda ev kedisi gibi dolanan kediyi vedalaşma esnasında kucağıma aldım, Üstad ile vedalaştım ve eve doğru hızla yürümeye başladım. Tam yolu yarılaşmıştım bir ses duydum. Bizim buralarda adettir Yalı caddesinin adı bana göre mecburiyet caddesi keza günün her saati, en çok da akşam yemeğinden sonra İstiklal caddesi kadar kalabalık olur, herkes bu caddede yürür. İstanbul’da kırk yıldır görmediğiniz kim varsa burada karşınıza şak diye çıkar.

Kalabalıktan bir ses Nejla hanım diye birkaç kez seslendi. Koca Erikli sahilinde bir tek benim adım Nejla olacak değil ya 😉 kim seslenecek bana diye hızla yürümeye devam ettim. Baktım arkamdan seslenenler sanki bir şey düşürmüşüm de bana yetiştirecek gibi telaşlı. ” Bak duymuyor !” Diye adımın ardından söyleniyorlar. Hafif yavaşladım ve üzerimdekileri kontrol ettim. Çapraz taktığım küçük çanta üzerimde, kucağımda üstad’ın imzaladığı kitap ve kedi var 😉 bence herşey tamam. Neyse seslenen yetişti bana. Eski siteden komşum ve eşi.
Ben yanlarından onlara hiç bakmadan kucağımda kedi ile geçince anlayamamışlar neden hızlı yürüdüğümü. ( burada adettendir yavaş, yavaş yürünüyor;) ) 
” hayırdır kedi mi çaldın? Hırsız gibi gidiyorsun,” dediler gülerek. Sanki başka şey çalmışım da ilave birde kedi çalmışım gibi beni Erikli sahiline reklam ediyorlar;) şaka tabiki beni burada herkes tanır. Meşhur olduğum için değil eski olduğum için 😉

Neyse onlarla kısa bir hatır sormadan sonra kucağımda kedi ile yola devam ettim. Büyük çok MMM’li marketin önünden arka yola saptım başka birisi ile karşılaşıp beni oyalamasınlar diye. Geçtiğim yolun bir tarafı geniş arsa diğer tarafları işyeri, konut vs. Ben arsa tarafından geniş kaldırımdan yürüyorum ki başka bir tanıdığa rastlayıp beni oyalamasın. Kediyi biraz da zor tutuyorum elimde, hayvan onu kaçırdığım hissine kapılmış olmalı ki inmek için mücadele ediyor.

Nasıl başlarsan o şekilde olaylar ardı ardına gelirmiş ya. Telefonum çaldı, elinde kedi var çantadan telefonu çıkarmakta zorlandım ve kediyi yavaşça yere bıraktım ve çantayı açtım. Kedi önce ayak dibimde oyalandı ve sonra bana doğru aşağıdan yukarıya kötü bir bakış attı. Bende öyle fasulye sırığı gibi birisi değilim, ayrıca o kadar aşağıdan daha azametli görülmüş olmam lazım 😉 Kedi Bir kaç adım ilerledi bende arkasından gidiyorum, kedi iki adımda bir arkasına dönüp bana bakıyor. Ben bir yandan da telefonla konuşuyorum. Bizim yavru kedi arkasına döndü ve bana tüm azametiyle hırladı. Sanki bir karış boyu ile kendisini kaplan sanıyor. Küçücük kediden mi korkacağım. Yakalamak için hamle yaptım. Bu sefer daha şiddetli ve kızgınlıkla hırladı. Kaldırımda bize karşı yürüyen üç tane yüksek sosyete hanımefendi kediyi görünce kaplan görmüş gibi çığlık attı. O anda benim yavru kedi yan taraftaki arsaya doğru ok gibi fırladı. Çalıların arasında gözden kayboldu. Ben kedimi korkuttunuz deyince 😉 o üç hanımdan birisi ile uzunca bir süre kediyi çalıların arasında aradık ve bulamadık.

Kısaca on dakikada kediyi elinden kaçıran birisi olarak, üzgünüm. Bir kedim bile yok ağıtı ile bu senede buralarda dolaşacak gibiyim.

Selamlar, sevgiler,

Nejla BILGIN
www.kafiye.net