Sus Hikayem


Ne çok savruldu kimsesizlik parmaklarımızda
İçimizdekiler mekânsız
Kıyamet bir küskünlük yazgıdan kalan
Ne çok yalnızdı
Son dualarımız takvimlerde kırklanırken
Ağulu yürek acıdan fermanlı
Yokluktu geceler hardan
Nârsız yolculuktu sabahlara…
/
Gölge vermez mahşer günü cehenneme 
ölümün eşiğiydi artık uykular/

Sinmiyor kokusu zamanın
Fırlattığım düşlerim koynuma düşüyor
Suyum çekiliyor
Kavruluyor içimde karanfiller
Bir ateş harlanıyor
Zulüm saatler boy atıyor mısralara…

/Pas tutmuş alnımdaki yalnızlığı
bir namlunun ucundan
suratıma çalıyor hayat/

Geceye mıh vurdu sus hikayem
Şafağı göremeden silindi
Bir müebbet yazgıyı
Tespih gibi dizdiler boynuma
Güneşimi gözlerimden alıp
Karanlığa nikahladılar…

/Geriye dönüp kendime bakıyorum
acıyı d/inliyor taşa sinmiş gölgem/

Peki ben neredeyim?

Ayfer Aksoy
www.kafiye.net