Başımıza Gelenler

Değerli dostlarım, nasılsınız bakalım? Ne âlemdesiniz? Yüzünüz güleç, gönlünüz hoş, umutlarınız daim olsun efendim. Umarım duygu ve düşüncelerinizin olumluluğu, mutluluğu, başarıyı da yanında getiriyordur. Başarısızlıklarla karşılaşırsanız sakın karamsarlığa kapılmayın. Bir gülümseme yapın ve yarın daha iyisini yaparım, başarısızlığımı yarın yenerim diyerek gülümseyin efendim. Çünkü ben hep öyle yapıyorum. Başıma gelen olumsuzluk ve terslikler gerçekten pişmiş tavuğun bile başına gelmez dedikleri gibi anlatsam insanların inanası gelmez. Ne yazık ki yaşıyorum ve inanılması zor tersliklerle ar başı yaşamımı devam ettiriyorum.

Çok ilginç olaylar yaşıyoruz sevgili dostlarım. Hem de baş döndürücü bir şekilde gelişip gidiyor. Daha biri bitmeden bir başkası karşımıza çıkarken hangisinin önemli, hangisinin öncelikli, hangisinin daha sonra ele alınacağını bile şaşırıyoruz ve sonunda neresinden koparsa kopsun diyerek salla gitsin diyoruz.

Geçen hafta yaşadığımız olayların başında sigara yasağının uzatılıp uzatılmayacağı, meslek liseleri katsayıları ki bu konuda bir yok üyesi görevinden ayrıldı, bunu da anlamış değilim ona bakarsanız. İdil Biret Hanımın konserine yapılan saldırı. İşçilerin maaş zamları. Anayasa mahkemesine başvurular. Hakim, yargıç ve savcı atamalarının yapılamaması, öss sınavı sonuçları, kpss sınav sonuçları. Bu arada YÖK interneti ağırlığı kaldıramadığı için geçici olarak durakladı.

Basında çok seslilik çok güzel ama insanlara taraflı ve yanlı bilgi vermek, haber vermek, konular üzerinde yorum ve anlatımlar inanın kafaları ise asıl karıştıran sanırım bunlar. Ne yazık ki basınımız kendisinin yanlı ve taraflı yayını yaparken zarar vereceğini bildiği halde inanın kasıtlı olarak haberleri yayına vermeye devam ediyorlar. Bir haber ulusal kanallarımız ile yerel kanallarımızda inanın öyle bir veriliyor ki, ben doğrusu biraz da yargısız infazlarında var olduğunu görüyorum. Daha saymak mümkün değerli dostlarım.

Biliyorsunuz İdil Biret Hanım’ın Topkapı Sarayındaki konserini bilmeyen yok. Konsere çağrı biçiminde suç işlenmiş. Ancak bu durum yasal yollarla suç duyurusunda basın haberlerde hiç bildiride bulunmamış. Ancak konserin olduğu gece, Alp Eren Ocakları konser salonunu basıp afişleri yırtınca kıyamet koptu. Bu durumu onaylıyor musunuz diye sorarsanız kesinlikler hayır dostlarım. Onaylamıyorum. Hani Nasrettin Hocanın; “ Hırsızın hiç mi suçu yok komşular.” demiş ve kendini savunmuştur. Konserde de şarap doğal hakmış gibi verilip yanlışı yapanlar ise inanın yargısız infaza alındılar. Aslında bu olay yasalar çerçevesinde suç duyurusunda bulunulsaydı daha iyi olurdu benim kanaatim bu. Sonuçsuz bir kavga ve sonuçsuz bir haber trafiği sonunda neyin ne olduğu anlaşılamadan kapandı gitti.

Biliyorsunuz memurlarımız ve memur emeklileri ile işçi emeklileri yasa gereğince yılın ikinci dilimindeki zamlı maaşlarını aldılar. Yine bir sürü konuşma, bordro yıkma, kısa eyleme kalkışan sendika üyeleri. Peki zam azdı da siz neden maaş zammına okey dediniz kardeşim? Evet şuan emekliler gerçekten alçak sürünme yapmaktan bellerinde fıtık oluştu. Kabahatlisi kim bunun, bana söyler misiniz? İşçiler için masaya yılbaşından beri oturdunuz durdunuz. Her seferinde anlaşamadan kalktınız. Ne hikmettir ki tv karşısındaki tavırlarınız sanki çok kararlı gibiydi ve verdiğiniz o demeçler; “İşçinin hakkı kutsaldır. İşçinin alın terini kimseye harcatmaz ve yedirtmeyiz. İşçinin hakkı olan %20-25 zammı almadan hiçbir anlaşmaya imza atmayız. Bunu her kes böyle bilsin. Hükümet artık kendine çeki düzen versin…” dediler ve bunun üzerine basın aldı eline davulu ve tokmağı tınlattı da tınlattı.

Görüşmeler, görüşmeler, görüşmeler. Karşılıklı restleşmeler. İstediğimiz zam verilmezse iş yavaşlatma ve gerekirse greve bile gideriz. Derken karşılıklı restleşmeler. Araya giren işçi işveren temsilcileri. Anlaşma olmadığı için Türkiye genelinde iş yavaşlatma eylemleri başladı. Hükümet; “ Benim verebileceğim zam % 3.5+5.0 Bunun dışında vermem mümkün değil. İsterlerse greve gitsinler.” dedi. Bir restleşme yaşandı. Ne odluda bu restleşmeden sonra bir baktık ki o kadar yaygara, o kadar kıyametler, o kadar tv haberlerinde eleştiriler. Hükümetin verdiği maaş zammını işçi sendikaları kabul etti ve gerv ortadan kalktı. Kalktı ama o ulusal tv habercileri, o yanlı haber kritik yorumcuların bu anlaşmadan sonra ağzı bile açılmadı. Bıçak keser gibi kesti. Zam vermiyor diye hükümeti baş aşağı alan basın, ki hükümetin verdiklerini ve yaptığı bir çok yanlışları da onaylamıyorum. Neden hiç işçiyi satan işçi sendikalarının başkanlarını eleştirmedi acaba? Anlaşmadan sonra ortalık süt liman oldu. O yürüyen işçiler istediklerini almadıkları halde ki, istediklerinin çok çok altındaki zam karşısında sokağa çıkmadı, grev kararı almadı. İşçinin hakkını yedirmeyeceğim diye haykıran o sendika başkanları işçilerin haklarını; “ işçinin hakkını bizden başka kimse yiyemez.” mi demek istediler. Ne dersiniz sevgili dostlarım? Zamdan sonra sendika başkanlarının seslerini duydunuz mu hiç? Şimdi hangi sahilde, hangi villada, kimin şerefine kadeh kaldırıyor dersiniz, ne dersiniz?

Değerli dostlarım. Ne çalışanlar, ne basın, ne siyasetçiler, ne de sendikacılar olması gereken bir davranışın içerisinde bulunmuyorlar. Çok çabuk dolduruşa geliyoruz. Okuma yok, araştırma yok, inceleme yok. Kafamıza uyan kanaldaki haberler en doğrusudur diyerek kabulleniyoruz. Olayların üzerine benzin ve körükle gidenler!!!! Bu arada değerli dostlarım. Eğitimde görev yaptığım sürece çok uğraştım adam gibi ama insanlar yalnız kalınca başarı olmuyor. Öğretmenlerin görev sırasında; “ Aman, bu ülkeyi ben mi kurtaracağım? Devlet bana ne veriyor ki? Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” felsefesi ile çalışılırken bu felsefe aynı zamanda üniversitede de olduğu için ne yazık ki bu ülkeyi yönetecek gerçek çalışanları yetiştiremedik. Biz eğitimciler bu işi sağlam bir şekilde yapıp üniversiteye gönderemedik ve üniversite de kendi içerisinde bu işi yapmadığı için maaşlarımıza yeteri zammı yapacak ne yönetici ne de bakan yetişmesine neden olamadık. Ne diyeyim sevgili dostlarım.

Kalın sağlıcakla.

İzmir. 18.07.2009
Hüseyin DURMUŞ
www.kafiye.net