GECELER KARANLIK
Geceler karanlık,
Geceler uykusuz;
Geceler yıldızların mekanı
Ve
Bilir misin ay misafirdir uzayda!
Sadece bir melek vardır yalnız gecemde
Gök yüzünden bana gülümseyen
Gözyaşlarını akıtır sevda için
İçinde çağlayanlardan şelaler akar
Pınarlarından mutluluklar akar
Ve
Sen bu mutluluğu akıtansın şimdi.


İhanetsiz bir aşk ile seviyorum,
Ölümüne, gerçekten de ölümüne seviyorum,
Bu sevdanın başında gönülden sevmek var
Bu sevdanın başında
Akıtılmış kan damlaları var,
Bu sevdanın başında aşk çiçeği var,
Bu sevdanın başında akan göz yaşları var
Ve ben bu sevdayı;
Ölümsüzleştirmek istiyorum 
Bu sevdayı sonsuza kadar sürdüreceğim
Sen benim bir tanemsin

Seviyorum demek suç oluyor,
Ölümüne seviyorum demek korkutuyor,
İnsan sevdiğini el üstünde tutar; bu da suç oluyor
Ben seni seviyorum,
Kıskanma hakkım var; kıskanıyorum
Uzakta olmanın ızdırabını gerçekten çok çekiyorum
Sevda kervanında seni özlüyorum,
Yaşamın kahpeliğinde kendime yer arıyorum
Gün ola harman oladan vaz geçtim
Ayakta kalmamda en büyük desteğim oluyorsun

Sevdanın kıskacında
Beni neden kıskanıyorsun diye soruyorsun
Sevmek ne suç, ne de günah
Seni ben inan 
Çok, çokkk,çokkkkkk
Gönülden seviyorum,
Aşkımın,
Sevdamın;
Sevmemin,
Gönülden bağlanmamın,
Ve gerçekten neden sevdiğimin 
Sakın bana hesabını sorma
İnan esmer güzelim
Seni çok seviyorum,

Yeminim var bu sevdaya
Yeminim var bu kan gölünden çıkan aşka
Yeminim var benim için akan kanlı göz yaşına
Yeminim var benim için sevdalanan başa,
Yeminim var benim için ölümsüzleşen bu aşka;
Yeminim ölümüne ve sonsuza kadar sevmek,
Asla ama asla bir başka sevdayı yaşamamak;
Asla ama asla bir başka aşka ulaşmamak

Ve 
Bu sevda beni
Ölümde sonsuz mutluluğa götürsün
Sevdamın bir tek yemini şudur;
Kansız gönül verdim,
Kanlı göz yaşları kenetledi kendine,
Kanlı bir sevdanın yemini kanlıdır derler,
Ben kansız olarak diledim sonsuza,
Mevlamdan duam;
Bu sevda dillere destan ola
Seviyorum Esmer güzelim
Seviyorum Gönül gözlü yarim,
Seviyorum,
İnan bütün suçum;
Seni çok, çok seviyorum.

                         Akbük / 18.05.2007
                         Hüseyin  DURMUŞ

                          www.kafiye.net