EFENDİM (2)

Sayısız minareler Arş’ı titrete dursun
Vakitler; saatleri Kutlu doğum’a kursun!

1_

İnkârcılar dünyanın sarmıştı gövdesini
Gözlere mil çekerek, örtmüştü perdesini
Ha koptu ha kopacak derken küçük kıyamet
Beklenen güneş doğdu bitti mazlum çilesi
İnkârcının nihayet sonlanmıştı hilesi
Hayalde bile zordu insan muhayyilesi!

Bu gelen kimdi böyle hangi ledün sultanı
Dilinde ballı kelâm gönüllerin hakanı
Kusurlu akıllardan ruha yansırken hâlet,
Gönüllere hükmedip, diyen kimdi! ’Merhaba’
On sekiz bin âleme verip sevgiyle caba
Putlar yüzüstü düşüp hepsi olmuştu heba


2_

Varlığın müjde idi şu yekpare dünyaya
Mübarek ayağınla dağ, taş yürüdün yaya
Çöller serabı gördü, ümmetinse adalet
Göklerde ise kuşlar ediyordu semazen
Bitap düşmüş nefesler senle alınca düzen
Müşriklerin yüreği, kendine oldu mahzen!

Şüphesiz medet diyen dilin büyük kavgası
Tasarruf eden gönlün mahşerlik kasırgası
Tevhid-i irfan ile son bulunca cehalet
Birlik beraberlikle önemliydi fütüvvet
Yeryüzünde fâniye teselliydi uhuvvet
Ve, bütün bu olanlar seninle buldu kuvvet


3_

Andolsun ki insanlar seni her gün anmakta
Salât-u selamlarla ’Resul’ diye yanmakta
Lisanlardaki cümle sende bulsa sükûnet,
Duysa; ’şefaat’ diyen dillerini Efendim.
Güftesinde sen kokan güllerini Efendim
Sür yüzlere ne olur ellerini Efendim.
Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net