UNUTMAK

Yaşlı kadın yaşadığı sitenin bahçesinde ağır, ağır yürüyordu. Biraz önce evden çıkmış kapıyı kilitlemiş ve anahtarını da eline almıştı. Sitenin oyun parkında oynayan torununa bakıp, hemen geri dönecekti.

Oyun Parkı’na baktı, hiç çocuk yoktu. Oysa bu saatte çocuklar kuş cıvıltıları gibi şen seslerle koşar oynar ve etrafa neşe saçardı. Şimdiyse parktaki salıncaklar, kaydıraklar öylece terkedilmiş gibi boynu bükük sessizdiler..


Şaşırdı çünkü çocukların buradan başka oyun oynayacağı alan yoktu. Yeşillikler içerisinde kaybolan iki katlı villaların arasındaki yürüyüş yolundan ilerledi. Belki de havuz tarafında oynuyorlar diye aklından geçirdi ve o tarafa doğru yavaş adımlarla ilerledi. Havuzun yanına gittiğinde ise daha bir şaşkınlık yaşadı. Havuz boştu ve su doldurulmamıştı.

Etrafına dikkatli bir şekilde bakmaya başladı. Neler oluyordu havuzun yakınındaki evin perdeleri çıkartılmış, balkondan salıncak ve çiçekler alınmıştı. Oysa orada Nergis hanım yaşıyordu ve çiçekleri ile meşhurdu. Kuru dalı bile toprağa dikse , her tarafından yeşillikler çıkardı . Ona eliyeşil diyorlardı, bahçe ve çiçek konusunda onun üzerine kimseyi tanımıyordu. Iki farklı renkli Menekşelerin iki dalını birleştirip , suya koyup çillendiriyor , aşılıyor sonra da saksıya dikiyordu. Ona kaç saksı ebruli menekşe büyütüp vermişti… Nergis hanım şimdi neredeydi ve neden vedalaşmadan çekip gitmişti. Oysa hep sabah kahvelerini birlikte içer ne güzel sohbetler ederlerdi . Yüreğini garip bir hüzün dalgası sardı.

Biraz daha ilerledi ve bir Villa’nın balkonuna doğru baktı , burada ise Gülbin hanım yaşıyordu ve hep balkonda sallanan koltukta oturur kitap okurdu. Ona hep takılırdı, “yeter artık bırak şu kitap okumayı gözün bozulacak .. Derdi. O da..
“Asıl kitap okumazsam gönlüm kör olur … Derdi.
Uzandı ve Gülbin hanımın balkonuna baktı hem onunla selâmlaşacak, hemde sohbet edecekti. 
Galiba uzun zamandır Gülbin hanımı da görmemişti, hem ona Nergis hanımı sorar, bu hayırsız neden bana haber vermeden gitti diye sitem edecekti.

Villaların arasından geniş yürüyüş yolları ve yolların etrafında her tür süs ağacı ve güller vardı. Ayrıca her Villa’nın önünde yürüyüş yoluna çıkan daha dar yürüme yolları vardı. Gülbin hanımın villasına giden yola saptı. Tam bir kaç adım atmıştı ki baktı balkonda siyah saçlı kalabalık bir aile balkonda gürültülü bir şekilde sohbet ediyor. Durdu ve düşündü… Gülbin hanım yalnız yaşıyordu ve çocuksuzdu . Şimdiye kadar balkonunda hiç kalabalık bir aile görmemişti. Kardeşleri kendisinden önce vefat ettiği için geleni gideni hiç olmazdı. Site içinden kendi yaşlarında arkadaşları ziyaret eder ve sessizce sohbet ederlerdi. Gülbin hanım yüksek sesle konuşanları kibarca ikaz eder ve 
” sessiz olun lütfen , başım çekmiyor gürültüyü .. Derdi.

Siyah saçlı kalabalık aileye şaşkınlıkla baktı ve geri döndü, şimdi evinde yabancı misafirleri var , rahatsız etmeyeyim diye geri döndü. Yavaş ve kısa adımlarla site yürüyüş yolunda yürümeye devam etti. Genç bir kadın balkondan sesleniyordu hiç o tarafa dönüp bakmadı fakat kadın elini, kolunu sallıyor birisini çağırıyordu. Etrafına baktı yolda kendisinden başkası yoktu, şaşkınlıkla kadına doğru baktı. Kimdi bu kadın ve onu neden çağırıyordu. Ona doğru gelen kadın.
“Duymadınız beni sanırım, nasılsınız , buyrun bir kahve içelim . Dedi.
Kadına baktı, yüzü sisli bir şekilde tanıdık gibi geliyordu ama tam anlamıyla hatırlayamadı. O nedenle kahve ikramını kabul etmek istemedi.
“Teşekkür ederim, torunuma bakmıştım, oyun alanında yok, şimdi ben yokken eve gelirse beni merak eder. Hoşçakalın ..
Dedi ve yürümeye devam etti. Yalnız kadının yüzündeki şaşkın ifadeye bir mana verememişti. Kadın neden bu kadar şaşırmış ve ağzı açık kalmıştı acaba. Torununu merak etmesinden doğal ne olabilirdi.

Kendi evine gitmeye karar verdi ve yürümeye devam etti. Fakat bir süre sonra hangi Villa’nın kendi evi olduğunu anımsayamadığını fark etti. O anda panikledi, eyvah ben şimdi hangi kapıya gideceğim diye düşündü. Kafasının içi tamamen boşalmıştı. Düşündü ; kendi adını, kim olduğunu ve ailesini hatırlayamadı. Acaba ailesi varmıydı ?? Yürümeye devam etti ve baktığı hiç bir Villa’nın kendi evi olup olmadığını hatırlayamadı, ne kadar yürüdü ve aynı yerlerde ne kadar süre döndü dolaştı bilemedi. Artık çok yorulmuş ve korkmuştu , şuanda birisi adını sorsa onu bile bilmiyordu. Birisi kapısının önüne bambu masa sandalye takımı çıkarmıştı. Hemen gitti sandalyelerden birisine oturdu. Biraz dinlenip, nefes alacak ve tekrar düşünüp hatırlamaya çalışacaktı. Önünde oturduğu villadan genç bir delikanlı çıktı. Onu görünce kocaman gülümsedi.
“Merhaba Nur teyze, nasılsın, burada güneşleniyormusun . Annem de hafta sonu gelecek. Dedi ve eliyle omzunu tutup sevgiyle hafifçe dokundu. 
Delikanlıya şaşkınlıkla bakıp gülümsedi. O sırada delikanlı çoktan çevik adımlarla yürüyüş yolunda gözden kayboldu.
Delikanlı Nur teyze demişti. Nur … Bu muydu acaba adım ??… Diye düşündü …

Bir süre oturdu ve uzun, uzun düşündü lakin hiç bir şey hatırlamıyordu. Elinde sallanan anahtarlara baktı, onları o kadar sıkı tutulmuştu ki adeta avucunda anahtarlar iz yapmıştı. Sanki tek kimliği bu anahtarlardı. Biraz daha dikkatli bakınca sallanan anahtarlıkta numaralar gördü. El yazısı ile D /11 yazıyordu. Hemen yerinden kalktı ve önünde oturduğu Villa’nın kapı numarasına baktı E /12 yazıyordu. Başını karşı tarafa çevirdi ve o kadar uzaktaki harf ve rakamları seçemedi. Ayağa kalktı ve karşı sıradaki villa numaralarına bakmaya başladı. Iki villa sonra D/11 yazılı kapıyı gördü. Heyecanlanmıştı kısa fakat daha hızlı adımlarla Villa’nın önündeki yola saptı. Ne olursa olsun elindeki anahtarlar ile kapıyı açmayı deneyecekti. Anahtarı kilide taktı kilit dönmedi , hemen diğerini denedi. Anahtarın kilit içerisinde şıkırtılı dönüş sesini duyunca dünyalar onun oldu. Şimdi artık evin kapısını açmıştı. Içeri adım atar atmaz burnuna keskin bir yanık kokusu gelmeye başladı.

O anda herşey o yanık kokusuyla birlikte yerli yerine oturdu. Şimdi herşeyi hatırlıyordu. Mutfağa koştu ocağın üzerinde Çelik tencere cızırtılar çıkararak yanıyordu. Hemen ocağı kapattı ve mutfak penceresini açtı. Yürüyüşe çıkmadan önce erik ayıklanmış ve tencereyi erik kompostosu yapmak için ocağa koymuştu. Ne kadar uzun süre sokakta kaldıysa artık koca tencere su buharlaşmıştı …

Bir tur yürüyüp dönmeyi düşünmüştü. Banyoya koştu ellerini ve yüzünü yıkadı. Kapının önündeki giriş balkonunda oturma grubuna oturdu ve düşünmeye başladı. Bu gün günlerden Salı idi ve torunu diğer çocuklarla okuldaydı.
Nergis hanım geçen yıl kızının yanına taşınmış ve evi satmışlardı .. Evi Alan emlakçı ise evi boş bekletiyordu . Gülbin hanım ise iki yıl önce vefat etmiş ve evi satılmıştı… Kapısında oturduğu evdeki genç delikanlı Dağhan idi ve sevdiği komşusunun oğluydu…

Bana neler oluyor diye sessizce gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Akşama kadar hatırlayabildiği tüm isimleri ve kim olduklarını bir deftere yazdı. Unutur ise okuyacak ve hatırlaracaktı. Evi de öyle bulmuştu ya …

Akşam üzeri önce torunu sonra da kızı geldi. Kızını görünce çok sevindi ve hemen karşısına oturttu. 
“Sana önemli bir şey anlatacağım ..
‘Korkutma beni ne oldu ???
“Korkarmısın bilemem ama. Ben bu gün kayboldum ..
Kızı telaşlanmıştı. Nasıl olurdu , siteden hiç çıkmayan annesi nasıl kaybolacaktı. 
“Sen … sen nereye gittin de kayboldun ??
“Sitenin içinde .. Inanmayacaksın belki ama yürürken birden kafamda herşey silindi ve evi bulamadım …
Artık kendisini tutamıyor ve hıçkırıklarla ağlıyordu. Düşünebiliyormusun erik kompostosu yapacaktım Ocak’ta kalmış ve yanmış . Az daha evi bulmasaydım ev bile yanmış olacaktı .. Benim Halim ne olacak.

Kızı ise bu olanlar karşısında çok şaşırmıştı. Tamam bazen koyduğu şeyleri yerinde bulamıyordu ve en çok da gözlüğünü arıyordu. Kim bu zamanda unutkan değildi ki. Hem bu yaşta unutkan olması normaldi … Lakin anlattıkları hiç normal gelmiyordu.
Annesi kesik, kesik konuşmaya devam etti,
“Sana söylemedim . Geçen sabah uyandım ve nerede olduğumu uzun süre anlayamadım. Bir kızım vardı diyorum.. Lakin senin yüzünü hatırlayamadım.
Yatakta uzun süre düşündükten sonra yüzünü anımsadım.
Şimdi ana kız birbirlerine sarılıp ağlıyorlardı.

Kızı bir süre düşündü ve ne yapacağına karar verdi. Bilgisayarını açtı ve bir dilekçe yazdı ve verdiği kararın rahatlığıyla dilekçeyi ……………. yazan yere gönderdi. Herkes için en iyisi olacaktı.. Annesine döndü ve ……

Nejla BILGIN
www.kafiye.net