YOL BİZİM

Hey kalkın kalkın heyhat ;uykulardan uyanın,
Baş kaldıran zalimin, kapısına dayanın.

Yolculuk var yolculuk, sedalar okununca ;
Türkler şahlanır kalkar, bayraga dokununca.

Önce namaz kılalım, seccademizi serin,
Gökler,toprağı öpsün mukaddes mevzu derin.

Duran küheylanıma, meşin kırbaç vurdular;
Kişneyen yağız atın, karşısına durdular.

Ben serpilir giderim; geriden gelsin taylar.
Sökeceğim rüzgara, çakılsa bile yaylar.

Bunlar kimin çobanı, ıslıkla şakırdayan,
Tekerleği kırılmış; kağnımı takırdayan.

Dedim ki, biz geçeriz ;bu hendeği içimden,
Hendeği atlayınca, ağladım sevincimden.

Yol bizim, kervan bizim; yürüyelim durmadan,
Hırçın esen rüzgar, son dalımızı kırmadan.

Bu rüzgardan sonra, kar düşecek üstümüze;
Bir kenarda durun, su doldurun testimize.

Kar yağınca buz tutar dağların yamacına;
Yola çıkan yiğitler, ulaşır amacına.

Gök gürledi, yağmurlar akıyor oluk oluk,
Bu nasıl bir sevdadır ,vatan diyor her soluk.

Su bitti bulutlarda; bir damla damlatıyor,
Boşa gürlemez gökler, duy neler anlatıyor.

Bir bilseniz kaç mevsim değişti iki günde;
Aynı hayalimiz var, hem bugün hemde dünde.

Kaldırın yatanları, yolcu yolunda gerek; 
Şimşekten gemi yaptık, rüzgarımızdan kürek.

ALLAH ALLAH dedikçe deniz derinleşiyor;
Biz hedefe vardıkça, çöller serinleşiyor.

Harun Yıldırım
www.kafiye.net