PARA NEYE YARAR

Mor perde Bilge kişinin geniş vücudunun rüzgarı ile dalgalandı. Koltuğa kendisini yukarıdan bırakıverdi. Yağlı, ağır vücudu taşımaktan yorgun düşen demirbaş koltuk ağırlığın altında adeta gıcırtılarla inledi. Sanki çok yakın zamanda atılacak eşyalar listesine dahil olacağını ve meşe kütüklerinin yandığı Siyah mermer şöminede yakacak odun olacağını hissetmiş gibi hüzünlü sesler çıkarıyordu. Bilge kişi önce kendi mor kaftanına sonra mor kadife kaplı koltuğa kibirle baktı ve bedenini köşe yastığı gibi koltuğa iyice yerleştirip, belini dikleştirdi, başını havaya kaldırdı. Ziyaretçisi kendisini görmese de o ihtişamlı pozunu verdi. Sonra sanki yaptığı gürültüden geldiği belli olmazmış gibi genizden hafifçe öksürdü.

Perdenin ziyaretçi bölümünde oturan orta yaşlı adam sakalını eliyle kaşıdı ve o da hafifçe öksürdü. Konuşmaya başlamadan önce zaman kazanmak istiyor gibiydi.
Ürkek bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
– sabah güneş doğmadan kalkıyorum ve çalıştığım şirkete gidiyorum, akşama kadar başımı bilgisayardan çevirmeden çalışıyorum. Ne doğa koşullarını görebiliyorum, ne de mevsimleri yaşayabiliyorum. Kendimi yarasa gibi hissediyorum. Kazancım ise sadece geceleri uyumak için gittiğim evin kirasını, aidatını ödemeye ve kullanmadan modası geçen eşyaların taksitlerini ödemeye, bir de her yıl modeli değişen araba, bilgisayar, telefon vs. Taksitlerine ancak yetiyor. Mesai arkadaşlarım her gün değişik kıyafetler giydiği için bu harcamalar da çok ciddi rakkam tutuyor.
Yaşım yolun yarısı oldu ve ben hâlâ kıyıya köşeye üç beş kuruş birikim yapamadım. Yaşlı annem var uzakta yaşayan bana her seferinde çok kızıyor. ” savurgansın, biz senin kazancının dörtte birini kazanıp bu apartmanı diktik” diyor. Apartman pırasa mı ki dikilsin ve topraktan çıksın? Söyleyin lütfen ekonomi yapmak için ne yapmam lazım? Paralar elimden kuş gibi uçup gidiyor.

Bilge kişi etli dudaklarını büzdü. 
-Artık devir değişti işverenler size ödediği paraları geri almak için bir sistem kurmuş ve sizi sisteme dahil etmiş. Siz sadece satınalım ile geçici mutluluklar yaşıyorsunuz. Aldıklarınız birikiyor fakat cüzdanınız hafifliyor. 
Aksine davranır iseniz toplum dışında kalacağınızı düşünüyorsunuz. Bu toplumun dışında yaşayamayacağınıza göre bu durumda fazla düşünmeden mutlu olmaya çalışın. Hayat çok ciddiye alınacak kadar uzun değil. Para zaten harcamak için kazanılır. Sonunda insana gerekli olan birkaç metre bez ve iki metre çukur.
Bilge bir taraftan da son model cep telefonu ile banka hesabını kontrol ediyordu. Her saat rakamlara ilaveler oldukça gözleri parlıyordu. Şu eşyaları değiştirme zamanı geldi, mor renkten sıkıldım artık başka bir renk bulayım, ruhuma ve bana iyi gelsin diye düşündü. Kalın parmakları ile kaşıkçı elması büyüklüğündeki Elmas yüzüğünü okşadı ve moda dergisinin sayfalarını çevirmeye devam etti.

Sakalından elini çeken adam rahatlamıştı. Demek ki Bilge bile artık bir lokma bir hırka ile mutlu olun demiyordu. Modern dünyada yaşamanın bedeli vardı ve herkes kendi bütçesine göre ödüyordu. Teşekkür edip Bilge kişinin yanından ayrıldı. Yolun tam karşısında bir binanın duvarının tamamında büyük renkli albenisi olan bir reklam vardı ve yeni çıkan bir telefon reklamıydı. Hızla bir AVM’ye girdi ve son model telefonu kredi kartı ile ödeyip aldı. Yarın çalışma masasının üzerine telefonu bıraktığı zaman tüm mesai arkadaşları gözleri yuvalarından fırlamış gibi telefona bakacaklardı. Bu duygu ise paha biçilmez bir duyguydu. Elindeki poşete gururla bakarak yürüdü.. Apartmanın olsa ne olacaktı, taştan tuğladan ruhsuz bir bina .. Kalabalıklarda kayboldu gitti..

Nejla BILGIN
www.kafiye.net