KIZIL GÜLLER

Köyün yamacında 
Ağaçların arasında küçük bir ev
Görende merak uyandıran
Kimler yaşıyor olmalı 
Demekten kendini alamıyordu çoğu zaman
Nasılda özenle dikilmişti güller
Tamamı kızıl güller bezenmiş
Kırmızının her tonu süslüyordu
Hayal’le gerçek arası bir kızıl gül bahçesi.!

Yağmur hafif hafif çiselerken
Güllerin arasında koşturan
Küçük bir kız neşeyle oynamaktaydı
Durdu genç adam
Küçük kızın bunca neşeli olmasını
Hayranlıkla izlemeye başladı
Nasılda mutluluydu
Merakı iyice arttı
öğrenmeliyim dedi kendi kendine
Bu küçücük evde kimler yaşıyor,
Mutluluktan mıydı güllerin canlı renkleri
Neydi bu evde ki sır.!

Ancak o kız çocuğundan başka da
Henüz kimseyi görmemişti 
Her gün geçerken köyün yamacından
Karar verdi.! 
O gün tüm cesaretini toplayıp
Çalacaktı hayranlıkla her gün izlediği
Kızıl güllerle bezenmiş küçük evin kapısını

Yaklaştı tahta kapının mandalını çevirdi
Seslendi 
Kimse yok mu?
Ses gelmedi
Bu kez iyice yaklaştı evin kapısının zilini 
Elleri titreyerek bastı zile
Biraz bekledi, tam gitmeye karar verdi ki
Kapı açıldı birden,
Gördüğü manzara karşısında
Bayılacak haldeydi
Yaşlı bir kadın tekerlekli sandalyede ona bakıyordu
Kimi aradınız dedi yaşlı kadın, 
Pek kapımızı çalan olmaz da
Ne diyeceğini bilemedi genç adam
Nasıl soracaktı bahçenin kızıl güllerini
Bu haliyle mi can veriyordu onlara

Kadın birden, 
yoksa sen oğlumun asker arkadaşımı sın
diye sorunca ne cevap vereceğini bilemedi
yok teyzecim ben bu köye yeni tayin olan öğretmenim diyebildi,
alçak ve en hüzünlü sesiyle
merak ettim teyzecim bahçede her gün küçük bir kız
neşeyle güllerin arasında oynarken görüyorum
ve o bahçenin bakımını kim yapıyor 
peki demekten kendini alamadı

yaşlı kadının gözleri doldu, çiğ tanesi gibi düşüyordu yanaklarından
yaşlı kadının anlatacaklarını hem merak ediyor
hem de onu üzdüğü için kendini de affetmek istemiyordu

yaşlı kadın otur dedi tabureye
titreyen dudaklarıyla anlatmaya başladı
benim oğlum ve gelimin güney doğuda görevli gittiler
biriktirdikleri parayla bu bahçeli küçük evi satın aldılar
genç adam neredeyse heyecandan kalbi duracak gibiydi

yaşlı kadın oğlunun görev gitmeden önce 
evinin bahçesine eşinin çok sevdiği kırmızı gül fidanları ekmişti
göreve gidecekleri gün, ellerini öperken
Anne kızıma ve kızıl güllerime iyi bak demişti
zaten o gün onları son görüşüm olacağını nerden bilebilirdim dedi
bir baskın sırasında tesadüfen araçlarının kurşunlanarak şehit olacaklarını
en çok sevdiklerini almışlardı elinden
o küçük kız şehidimin emaneti ışık dedi
sustu yaşlı kadın bir süre
sonra, halimi görüyorsun evlat dedi
eğilip kalkmam mümkün değil
evladımın ektiği fidanlar solmaya kurumaya başladı
torunum bu durum çok üzülüyor durmadan ağlıyordu
o güller annemin kızıl gülleri diyor
başka bir şey demiyordu,
bir sabah uyandığımızda torunum sevinç içinde
babanne, babanne bak babam güllerimizi sulamış
nasılda yaprak vermişler görmen gerek demişti

yaşlı kadın ve küçük kız her sabah bahçeyi hayretle izliyor
olanlara anlam veremiyordum dedi
şimdi o fidanlar büyüdü Ateş kızılı güller evin her yanında çoğaldı
torunuma sorarsan babasını
her sabah bahçede gülleri budayıp sularken görüyormuş
yaşlı kadın tebessüm etti,
olur mu hiç öyle şey çocuk işte hayal kuruyor dedi
o yüzden her gün bahçede neşeyle koşup oynuyor
kendi kendine 
sanki kurduğu hayalleri ile konuşuyor olmalı
sanırım sende onu görüp geldin deyince
genç adam yerinde öyle bir fırlar ki
yaşlı kadın sadece bakar genç adamın arkasından
oysa ki boğulurcasına ağlarken yaşlı kadını daha fazla
üzmemek için koşarak gitmişti

genç adamın dudaklarından sadece
neler oluyor benim bu güzel ülkeme
neden neden, neden neden..
SEN OLSAN NE SÖYLEMEK İSTERDİN.? 

Hanife Küçük
13.03.2016….04:32
www.kafiye.net