Vardığın Terk-i Diyarda Gittiğin Yol Kurtuluş

Onca evlerde beden ölümleri 
Hülya harmanında birer ‘’hiçi’;
‘Yalnızlaşmanın karanlığa yakınlaşması…
Bulutların gölgesinde 
Alaca karanlıkla oynayışı!’

Göz kadehlerine gözyaşı doldursam
İçine dürülmüş gülümseme katsam…
…….
Pîr aşkına 
Ana rahmine konulmuş görünmezle
Kafi gelir mi moral ötesi
Efkarlanışı kırağı çalmış gönle 
Ten yumuşaklığını düşür hadi kolaysa sözcüklerime

Ah… Güleç fasıllarda yürek aşılanması 
Sevdalı tomurcuklarıma dokun
Düşlerime öyle bir kardelen bahçesi koy ki
Sema’ya el açmış Allah’a döneyim…

Seyret o zaman dolunay aydınlığımı
Huşu içerisinde nasıl da başım hafif eğik
Dönerken açılıyor beyaz tennurem
Duyar mıyım bende 
Tüm bu varoluşun garip seslerini

Ben ki karışırım diyor haşmetlime 
Hoş sevdamdır diyor semaya ‘zikrim’
Koca evrende dönen bir zerreciğim
Ahhh…Renk verse şölenim 
Tuğra renkli canım

Yağdıracak elbet tatlılaşan temennilerim
Gecenin parmakları hecelenmiş 
Sunuyor koca bir hüzzama tevazumu

Görünmeyen tekdüze yıldızlar
Yoklatıyor güneşi güzlenirken yeşile 
Ateşi ki içimde 
Uayıp gidecek gündüze 
Hissettirmenin ritimkar telaşı mı bu

Gönül katmanları olmuş dekorasyon 
Bitmez ki hayaller; hesaplaşmalar, itiraflar…
Bin tedirginlik, bin ürperiş 
Siparişli sebepli, sebepsiz;
Yanaklarımda açar menekşeler
Yahut kasım patı mı desem…

Yakalamadan ruhumu 
Mor sızılı çekişmeler
Ağırlarmasan olmaz mı 
Sessizlik merdivenlerindeyim 
Özlemli gün-batımı siluetlerini beklemekteyim

Alev salmış
Aynı kor düşmüş gök kubbeye ya
Vardığı terk-i diyarda gittiğim yol kurtuluşum mudur…

İlknur Özgün Yıldırım_____ 04.01 2016
www.kafiye.net