Nihai Karar /İlknur Yıldırım

Cezbe suyun akışına varmadan
Suya cağrılan akışını uyandırmadan
Duymanı isterdim 
İçimdeki protestoyu
Sessizce izlerdin belki hiçliğe resmedilmemi
Sorgulanırken sonbahara neşemi
Ne kadar kabullenmesemde
Zihnimde eskitmeyi
Konuşmamak için susmak gerekirmiş…

Anlat o zaman şu yaşta,ey kalbim
Kendime olan ihanetimi
Tertemiz bir çiçek kadar berrakken 
Körleşiyor kalabalığım
Günün ağrıları!.. Nefretiyle önümden geçiyor
Geceyi gündüzüme katıyor
Leke gibi duruyor üstümde
Büyüyor dağılıyor
Günah keçisi gibi 
Diz çöktürüyor
Zırhını takıyor
Kızgın bir kuma deviriyor
Mahzun sesiyle de
– Haklısın kahretsin
Yinede sen karışma gözümün nuru
Yüzleşmesi gereken biri varsa
Daha yazılmamış bir romanı okumak gibi 
İçinde barınıyorum
Yaşanmamışlığın geride kalanlarıyla-

Kaç tövbeler giyindim bir bilsen
İki büklüm dikenli büyüsüyle 
Birazda kendimin katili
Yüzümde bin bir acıyı gizlerken 
Bundan mıydı hassasiyetim…
Sen gibi hiç yakışmadı üstüme

Aklımı çelen bir ses
-Muhtaçsın
Katlandığın yerden
Sayfalarını yavaş yavaş
Çevirmeye dur
Bir tablo gibi
Her bakmaya değişen
Tüneller…labirentler…merdivenler…mahzenleriyle
Ümit ver sözcüklerine-

Gözler dikkat kesilmişse nöbete
Her seferinde ateşlerle onarılmaya
Karanfil koklar gibi
Zehirleri alınıp
Çürüğü ayıklanmaya…
An an akan bir geçmiş geride kalır
İfadesiz kurcalanmış
Bir biletle yüzleşirken yollar

Sevmek farz değil miydi gönlümüze!

– Bil ki, affedildin peşinen
Nihai karara inan yazık olur.. !-

İlknur Yıldırım
www.kafiye.net