Has Hes Hıs Hüs

Hesaba katmadığım her şey, günün ışıyıp yüzümde doğurduğu lekeler gibi ortaya çıkıyor ve tuhaf ki ben yabancılık çekmiyorum. Size bunu en basit, en sıyrılmış şekliyle anlatmalıyım. Zira idrak edilmesi zor, ikrar edilmesi yasak. Ama anlamamız lazım bunu, görmezden gelmememiz lazım. Bu yüzden ve her sebepten affet, beni affet.

Ben bilemedim. Eminim oda bilememiştir en başta. Bunu bir oyun gibi görmüşüzdür. Sonra belindeki tabanca acı vermiştir. Sahiden mi acı veriyor diye defalarca denemişizdir ve defalarca aynı acıyı sevmişizdir. Hayır burada değilim, dünyada değilim, olsam aşkıma tükürürlerdi. Ben bunu da kabul etmiyorum. Başka bir yerde, başka, bambaşka bir şeydeyim. Ben bu düzeneğin hem sağ kolu hem düşmanıyım. Kıstasım var. Nasıl giderlerse öyle devam ederim. Açtığım avucun sahibini eğer beğenmiyorsam çaldığım düdüğü şöyle bir kenara bırakırım. Bilirim ki benim gibi biri bir daha ona asla dokunmayacak. Hayırlı olsun.

Çocukluğuna sahiden dönmek için şansı olur kimilerimizin. Kimilerimiz güzel korur saklındakini, kimilerimiz teper bunu ne yazık. Bu ikisi de yapan adam ve kadınlar tanımışsınızdır. Ben çok tanıdım. Çünkü buradaki çocukluk benim. Bana dönen ve dönmeyen elbette çok oldu. Şimdi nasıl miyim? Daha evvel söyledim ya, bir bavul dolusu adamla yaşıyorum, sığ sığabilirsen, beklerim sende buyur.

Kitapçılar ve aşklar… Beni yere çivileyen iki seydir. Onlarda öz geçmiş okumayı pek severim. İkisinde de güzel anlatırlar. Örneğin, dün bir kitapta sadece diyordu ki: 1980 yılında doğdu ve balık adında bir köpeği var. O lal la. Ne hoş değil mi?

Adıma şiirler yazan bir şair tanıdım, çok olmadı, harbi şair ama, ad benim adımdı. Sonra bir gün beni sevmiyorsun dedi gitti. Dün mahalle mektebini sordum ama kitapçıda yoktu. Güle güle git Süleyman. Beklemene gerek yok, sen de git.

Okurken sol elinizin ayası yukarı şekilde göğe kalkıyorsa bütün bunlar dua niyetinedir. Sağ elinizde duanın hası, niyetin hası, insanın ve aşkın hası vardır kör değilseniz. İnsan böyle, dışarıda unutulup kabuğu kurumuş sertleşmiş limon gibi oluyor bazen, annem yumuşatıp kesince içinde suyu olurdu. Bizimse içimiz kurumuş. Bir damlaya tahammülü olmayan ifrit insanın, koca alemi parmağında oynatır gibi şekil almasını lütfen anlayabileceğim şekilde, dinsiz ve siyasetsiz bana anlatın. Kabul, bir fizik kuralıyla da olur. Yeterse tabi. Görüşelim yine olur mu, ne olur hoş çakalın.

 

Hatice Kübra Öktem 13.9.15 07:37
www.kafiye.net