Gece Güzel

Merhaba sinek ısırıklarının müellifi,

Gece güzel. Sen kötü. Ben sütten çıkmış ak kaşık. İyiyim, sen nasılsın? Adına daha kötü başka bir şey söyleyemem, ben ak kaşığım. Ben sütten çıkmış. Ben ak. Ben kaşık. 
Ben…

Ben en az senin kadar… Dur dur. Hatta daha fazla. Suçluyum. Ve. Kötü…

Kötüyüm.

Nefes almak için pencerelere ihtiyacım var. Üşüyorum… Üşüdükçe ne kadar iyi yanın varsa alıp üzerime örtüyorum. Uykum var… Ama uyutmuyorsun. Daha küçüğüm… Beni büyütmüyorsun. Merhaba… Ben gidiyorum.

Bak gördün, içim nasıl yosun bağlamış. Nasıl baba hasreti. Nasıl hasret… O yüzden ruhuma öyle derin sarılıyorum. Sen neden sadece sarılmıyorsun? Bu ruhuma hücum… Bu ruhuma öğün… Neden durmuyorsun?

Öğrendim ki – ki hiç öğrenmek istemezdim- ama ben istedim, aşkın metafiziği sahiden varmış. Bilirsin ne kötüye kondururum, ne kötü kondururum, ne kötü, kondurmam ben değil mi? Neyse… Velhasıl şey diyorum, artık cümlelerde takıldığım yerleri biliyorsun. Zaten zor değil, değil mi? Abartmayı, anlam yüklemeyi hep sevdim. İnsan sahiden kendi yazıp çizip oynuyor sanki. Hayat iyi mi ki, sana kötü diyeyim…

Sanki karşımdasın. Hayat kötü diyorum, asıll hayat kötü… Uzaktan uzaktan kadehini kaldırıyorsun; -şerefe, sonunda anladın; ve dünyama hoşgeldin… Bende diyorum ki sana; -sandığın gibi değil dinle hele anlatayım. Ben macera aramıyorum. Beniim canıım sıkılıyorr.

Hatice Kübra Öktem
www.kafiye.net