Susarsan Beni Duyabilirsin – Son

Derinden gelen bir zil sesi kulakları tırmalıyordu. Epeyce çaldı ve sustu. Pelin duymuş; ama kolunu uzatıp telefonu alamamıştı. Ne olduğunu bile tam anlayamamıştı hatta. 

Beş dakika kadar geçti ve tekrar aynı zil çaldı. Gözlerini açtı Pelin. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hala Tarık’ın söylediği o sözde idi. ‘İşte kadın böyle olur…’ sözü kulağında çınlıyordu Pelin’in. Ayşe için bu lafı söylemişti ha Tarık! 

Telefonun zili yine susmuştu; ama Pelin sürekli tekrarlıyordu Tarık’ın o sözünü. 

‘İşte kadın böyle olur…’ 

Gözünü açamıyordu. Açsa bu sözün kaybolacağını düşünüyordu. Ya Ayşe’nin aldığı o kaşarlı pidelere ne demeliydi? ‘Hain şerefsiz!’ diye geçirdi içinden, gözleri kapalıyken. Hem kocasını, hem çocukluk arkadaşı Ayşe’yi perişan etmeliydi. O bölüme takılıp kalmıştı. Gözünün önünde hep o anlar vardı ve silinmiyordu. 

Bir beş dakika daha geçince telefonun alarmı yine acı acı çaldı. Bu kez açtı gözünü ve telefonun sesini kapatıp yanındaki yatağın boş yanına fırlatıp attı. Tarık yanında yatmamıştı. Demek ki Ayşe öyle tembih etmişti kocasına. Artık koca da denmezdi ya… 

Birden son sesine kadar haykırdı. Sinirleri boşalmıştı. 

-Tarıııııkkkkkk! Allah belanı versin adammm! Allah senin belanı versin! Kötürüm olasın e mi? 

Etrafına baktı. Tarık’tan ses yoktu. Gitmiş miydi yoksa? O Ayşe adamın huyunu da değiştirmişti. Böyle bir adam artık kocası olamazdı. Hızla salona geçti. 

Tarık divanda üstü açık uyuyordu. Demek doğruydu. Ayşe’nin tembihi idi. Hızla divana yöneldi. Sesinin tonu hiçbir tanımda yer alamazdı. Tarık’ın böbreklerine doğru parmaklarıyla dürterek ve elleriyle neresine rast gelirse vurarak uyandırmaya çalışıyor, çığlıklarına hâkim olamıyordu. 

-Allah’ın belası adam! Kalk bakalım kalkkk! Hesap vereceksin bana adi adam! 

Tarık gözlerini açıp karısına tuhaf bir şekilde bakıyordu. Hiçbir şey anlayamamıştı. 

-Ne oldu hayatım ya? Ne bağırıyorsun? 

-Cehennemin dibi oldu adi herif! 

-Sakin ol ve hakaret etme! Yoksa benden daha ağır hakaretler işitirsin. 

-Demek ‘İşte kadın böyle olur…’ ha! O kadının da, senin de canın cehenneme. O mu tembihledi seni? Karının yatağında yatma mı dedi? ‘İşte kadın böyle olur…’ ha! 

-Hayatım sen iyi misin? Delirmedin değil mi? 

-Deli sensin! Az önce kulaklarımla duydum, gözlerimle gördüm. Ayşe’nin sana aldığı kaşarlı pideleri yerken ‘İşte kadın böyle olur…’ dedin. 

-Az önce mi? Kızım sen az önce yatakta değil miydin? Ben divanda uyumuyor muydum? 

Bir an sessizlik çöktü salona. Pelin’in yüzü kıpkırmızı olmuştu. Şimdi hatırlamaya başlamıştı rüya gördüğünü. Ya o işyerine bırakmalar falan? Tabii ya! Hepsi rüyaydı. Kocasına ne diyeceğini şaşırdı birden. Şu an kendisi zor durumdaydı. Adama hakaretler etmişti hiç yoktan. 

Tarık anlamıştı durumu ve kahkahalarla gülmeye başladı. Bunca şüphe elbette rüyada da yerini bulacaktı. Etrafın sözleri nihayet karısını bu duruma getirmişti. Divandan doğruldu ve gülümseyerek karısına doğru yürüdü. Sarıldı boynuna Pelin’in. Yanaklarından öptü. 

İşyerinde birlikte çalışıyorlardı Ayşe ile. Aslında Pelin de Akif ile birlikte aynı işyerindeydi. Ofis çalışanlarının malum dedikodularını duymuştu Pelin birkaç kez. O günden beri Ayşe’yi kıskanıyordu.

-Aşkım… Sen neden kendini başka bir kadınla kıyaslıyorsun? Ben seni sevdim. Çok sevdim hem ve seninle evlendim. Hala çılgın bir aşkla bağlıyım sana canımsın. 

Sarıldı Pelin kocasına. Olmayacak bir şey yapmıştı. Hata etmişti. 

-Tarık… İşe geç kaldık. Affet beni ne olur. Hadi giyinip çıkalım. 

-Aşkım bugün Pazar. Tatildeyiz. Baş başa olacağız bugün. 

-Tarık! Hayatım; seni çok seven bir kadının kör bir kıskançlığı bu. Affet beni. 

Elinden tutarak yatak odasına götürdü kocasını. Tarık, sevgiyle bakıyordu karısına. Pelin ise, az önce yatağın boş kalan tarafına attığı telefonu eline almış bir numarayı arıyordu. 

-Ayşeciğim… Canım günaydın. Tatlım, inan seni rüyamda gördüm. Öyle güzel, öyle asildin ki… Akif ve sen bizi kahvaltıya davet ediyordun. Ben de ‘Rüyalar gerçek olsa’ şarkısını mırıldanıp hemen seni aradım. Aaaa davet ediyorsun değil mi canım? Tamam… İki saate kadar oradayız canım. 

Telefonu yine fırlattı. Ama bu kez Tarık yanında yatıyordu. Özlemle sarıldı kocasına. 

-Sevgilim… Ayşelere 10 dakikada gidebileceğimize göre tam 110 dakikamız var… 
*** 

SON

Melek  KIRICI
www.kafiye.net