BEYAZ

Seni anlattım beyaza,
“Bak”dedim.
“Bak yüreğimdeki ayaza”

Uzak kaldı bir müddet.
İçimden bir ses “sabret” dedi.
Ve devam etti “katılacak sohbete,
Çekincesi derinliğine gebe,
Dalacak birazdan gözbebeğine “

Doğru söylüyordu iç sesim,
Az sonraydı, karıştı nefesine nefesim.
Bebek bebeğe gözler,
Dudak dudağa sözler!
“Özler”dedi.
“Özler elbet,
Yüreğinde nedamet,
Bir çağrı bekler,
İster ki “gel gel” et.

Bence,
Bence şükret,
Şükret ve atıklarını maviliklere defnet”.

Haklılıklığını bilmekle beraber,
Yumruk kadar beyazın bilgeliğine birader,
Öfke doldum bir an,
Söylendim bil cümle argoyla
“E be beyazım,tüm niyazım,
Bir dirhem huzura iken,
Neden,
Neden yüreğime olursun diken”

Anlamadı beyaz,
Anlamadı bir türlü,
Sövgü doluydu gagası,
Her nidası küfürlü !

“Yüreği kısır onun, dili nasır.
Varlığı kusur.
Bin asır sevi okusa,
Bu kadardır “

Külden bin sevi doğsa
Cehennem yüreğinde soğusa
Yine de,
Yine de iğdiş bebelere lohusa
Bir er kişi niyetine koy musallaya.”

Bittiğinde sözü,
Özümde özü
Uğurlandı maviliklere beyaz.

Bu yaz,
Çetin geçeceğe benzer bu yaz
Güneşli cehennemde zemheri ayaz!

Sevmelerin tümüne
Yüreğim ayaz!

Nermin Akkan
www.kafiye.net